Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

30 Ocak 2010 Cumartesi

Sıkıldım ve Süsledim

Değişiklik yapmaktan çok hoşlanırım. Önceden salonumun şeklini sürekli değiştirirdim. Değiştirirdim diyorum ama eşim de benim gibi, "değiştirsek mi acaba?" dediğimde hemen "hadi" derdi. Fakat şu anda bunu yapmam mümkün değil. Televizyonun yeri artık sabit olduğundan (LCD) uzun zamandır salonum aynı şekilde duruyor. Ben durmuyorum tabi, yazın halıları değiştiriyorum. Daha hafif, küçük halılar seriyorum. Perdelerimi çıkarıp jaluzi kullanıyorum. Aksesuarları değiştiriyorum. En son olarak salonuma, İkea'dan su dalgası şeklinde iki tane ayna aldım. Şu sözü de çok severim; küçük bir değişiklik, büyük bir mutluluktur...
Hay Allah! Diz üstü bilgisayarımda yaptığım değişiklikten bahsedecekken, konunun taa özüne inmişim :) Daha önce bahsetmiştim aslında, bu pc için hain planlarım var diye. Benim için çok özel olan bu hediyemi burada anlatmıştım.

Yuarıdaki resimde gördüğünüz şekilli delgeçlerin bir çok çeşidi var. Hayvan figürleri, yaprak, kalp... Sevgililer günü yaklaşırken, kalpli olanı da çok işe yarardı :) Aslında duvar stickerları gibi laptop için hazır olanları da var. Bir de kendiliğinden süslü olanları... Benimki neden süslü değil dedim ve yaptım.

Yapışkanlı folyoyu (Dc-Fix) çiçek desenli delgeçle delerek, çiçek figürleri elde ettim. Sonra bunların arkasındaki kağıdı çıkarıp yapıştırdım. Çokrenkli olmasını istemedim o yüzden, siyah, beyaz ve griden oluşan sade bir folyo seçtim. Gölgeli gibi, çok hoş bir doku oldu. Tek sorun, önce çizseydim daha hoş bir şekil verebilirdim sanırım. Dedim ya sıkılıyorum diye, bunlardan da sıkılırsam, veya düşerlerse başka birşey yaparım o zaman.

Not: Gündüz daha belirgin, güzel bir fotoğraf çekince, onu da ekleyeceğim.

28 Ocak 2010 Perşembe

Farkında Olmalı İnsan (Can Yücel) ve Doğum Günü


Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken

Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle
Anne Karnı Gibi Olduğunu

Fark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını
Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini

Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsan
Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-İ Mahlûkat

(Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni
Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını

Fark Etmeli.
Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama
Arka Sokaktaki Komşusunun
O Beğenilmeyen Gömleklere
Muhtaç Olduğunu

Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ.
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,

O Da Bugündür.

Can Yücel


Fotoğraf bana ait. Güzel bir yaz akşamında, güzel bir bahçede, güzel insanlarla, gitar eşliğinde söylenen güzel şarkılarla yemek yerken, masaya dökülmüş mumun yanına düşen küçük beyaz bir çiçek fark ettim...

Hayatıma girdiğin için, herşey için...

İyi ki varsın, iyi ki doğdun AŞKIM...

22 Ocak 2010 Cuma

Tatil Geldi Ama...



Tatil geldi, çok hoşgeldi. Oğlum tadir belgesi getirdi. Şimdi dinlenme zamanı ama bir program yapıp, her gün ders çalışmasını sağlamaya çalışacağız. Bunu yapmazsak, internet ve televizyonla geçiriyor bütün zamanını. Bir de iki kardeş didişerek...
Kızıma gelince, onlara da karne yerine, gelişim raporu veriliyor. Ama bu seneki aksaklıktan biz de payımızı aldık. Karnelerin basımı gecikince, sabah okulda bugün verilemeyeceği söylendi. Bizim kız da eve dönmek istedi. Fakat ilerleyen saatlerde dağıtmışlar karneleri. Biz alamadık ama ben biliyorum ki kızım okulda çok uyumlu, arkadaşlarıyla iyi geçiniyor. Sayıları tanıyor... Aslında harfleri bile tanıyor. Bazı kelimeleri yazıp okuyabiliyor. Ama biz engellemeye çalışıyoruz. Zamanı gelince doğru şekilde öğrenmesi için.
Nasıl geçecek bu tatil bilemiyorum. Endişeliyim. İki kardeş hiç anlaşamıyorlar. O yüzden Tom ve Jery diyorum ben onlara :) Dört buçuk yaş araları var ondan mı? Yoksa, biri erkek biri kız olduğundan mı, bilemiyorum... Bizler çocuklarımızla çok konuşan, anlatan ebeveynleriz ama nerede yanlış yaptığımızı bilmiyorum. Sanırım zamana ihtyacımız var. O zaman Allah bana sabır versin...
Herkese iyi tatiller.

21 Ocak 2010 Perşembe

Kedişler :)



Bu kedişleri Becerikli Ellerim kitabına bakarak yaptık. Yaptık diyorum, çünkü kızım Lara ve yeğenim Yade de yapmaya çalıştılar. Önce onlar yaptı, sonra ben onların yaptıklarını söküp düzeltmek zorunda kaldım. Aslında o yamuk yumuk dikişlerin fotoğrafını çekmediğime çok pişman oldum. Video var ama buraya göre çok uzun olur.
Bu arada, daha önce de kedicik şapka yapmıştım. Göz atmak isterseniz burada.

Anlatacak fazla birşey yok ama kısaca bahsetmem gerekirse; önce kalıp çıkardık. Kalıbı temizlik bezinin üzerine iğneledik. Onları çalıştırmayı da ihmal etmedim. Toplu iğneleri, iplikleri getirdiler. İğnelemeye çalıştılar. Ben daha önce kızıma etamin iğnesiyle, kocaman düğmeleri diktirdiğim için eli alışıktı. Yade biraz zorlandı ama Lara çok iyi biliyor ya Yade'ye de yardım etmekten geri kalmadı :) Onları izlemek çok zevkliydi. Ağızlarını açıyorlar, dillerini çıkarıyorlar, şekilden şekile giriyorlardı :) Gözlerini düğmeden yaptım. Kirpiklerini keçeli kalemle çizdim :) Başına da kurdele koymazsak olmazdı. Çünkü bunların "kız kedi" olması gerekiyordu. Boyunlarına da, birininkine kurdele taktım, diğerine ise nakışla bir süs yaptım. Sonra içini elyafla doldurdum.
Kısaca bahsetme bu oluyor, birde uzun uzun anlatayım desem ne olacaktı? :))


Bu zavallı kedi, Yade'min kedisi. Eve gidecekleri için aceleyle tamamladım. Biraz uyduruk oldu. Bir de tam giderlerken aceleyle fotoğraflayınca, böyle çıktı... "Ben sana yenisini veya başka birşey yaparım birtanem" Lara'nınkini görünce üzülme e mi kızım...


19 Ocak 2010 Salı

Kapşonlu Hırka

Bir tembelliktir gidiyor. Ufak tefek birşeyler yapıyorum, daha önceden yaptıklarım da var ama, fotoğraf çekmeye üşeniyorum. Tam karar veriyorum, bir de bakıyorum ki gün ışığını kaçırmışım... Ev işleri de malum, birinin yapması gerekiyor. O kişi de ben oluyorum. Bu hafta sonu okullar da tatil oluyor. İlgilenmem gereken iki çocuk da eklenince, bakalım nasıl yazı ekleyeceğim :)
Yine anneciğimin bir eseriyle karşınızdayım. Taslak olarak kaydedip unutmuşum. Malum kış mevsimi, hırka modeli arayanlar esinlenir belki. Bu hırka da annemin uydurmalarından. Hatta bunun kapşonunun ipleri dışardan oldu diye, bir sonrakinin kapşonunun uç kısmını çift lastik yaparak, ipini içinden geçirdik. O da bir akrabamızın bebişine gitti. Hatta o daha şirin oldu.



Düz örgü ve haroşadan oluşuyor. Yakadan başlanan yelekler gibi ama önce şapka kısmı örülüyor. Kırçıllı kalın bir ip bu ve ipin artanıyla da, kızıma ev içinde giydirmek için bir yelek örmüştüm ama o küçüldü artık. Kızıma ve oğluma, sabah kalkınca giymeleri için yelek örmem lazım. Bir sürü hazır hırkaları ve sweet-shirtleri olduğu halde, yelek giymeyi seviyorlar. Garip değil mi? :)


15 Ocak 2010 Cuma

Pati'nin Kedi Otu ve Kısırlaştırma Operasyonu

Pati, kızımın dışarıdan babasıyla birlikte toplayıp, buket haline getirdikleri kuru yaprakları dağıtıp kemirmeye başlayınca, "tamam" dedim, "bizim kedicik ot istiyor". Kediler hazım probemi çektiklerinde veya karınları ağrıdığında ot yerlermiş. Kedi otu diye, çimene benzer bir ot var. Hazır yetişmişi de satılıyor fakat Bauhaus'da kalmamıştı. Ben de tohumunu alıp kendim ektim.

Evde saksım vardı ama daha sığ bir kaba ekmek istediğimden, evdeki bitmiş dondurma kabını kullandım.
  1. Önce kabımı yapışkanlı folyo ile kapladım, süsledim,
  2. Sonra toprakla doldurdum, üzerine tohumları serpiştirdim,
  3. Üzerine tekrar ince bir tabaka toprak döktüm,
  4. Son olarak da suladım.


Düzenli sulamayla, birkaç gün içinde kedi otları çıktı ve uzadı. Peki Pati bunları yedi mi? Hayır! Yemedi. :( Yine de ben görüntüsünü çok sevdim.


Pati ile ilgili daha önceki yazımda bahsettiğim kısırlaştırma operasyonunu gerçekleştirdik. Oniki saat aç kalması ve öyle gitmesi gerekiyordu. Biz de geceden aç bıraktık. Randevumuz akşam üzeri olduğu için zavallı bütün gün çok mutsuzdu. Operasyon uyutma ile birlikte yarım saat sürdü. Veterinerimiz bizi uyardı, uyanırken kusabilir, yürümeye çalışırken, narkozun etkisiyle sendeleyip, oraya buraya çarpabilir dedi. Bunları anlatmamış olsaydı, panik olup, O'na birşey olduğunu düşünürdük. Yüksek yerlere koymayın diye bizi uyarmasına rağmen bizim yaramaz, o sarhoş gibi dolaşır haldeyken bile, koltuğun, sandalyenin üzerine sıçramaya çalışıyordu. Kendine gelmesi epey zaman aldı. Onun o hallerini gördükçe çok üzüldüm. O halde onu fotoğraflamadım elbette. Yukarıdaki fotoğraf eski, keyfinden yatıyor öyle. Ertesi gün hiç birşeyi kalmadı. Yürümesi düzeldi, yemek yedi, kendine geldi. Hiç sokağa çıkamayan bir kedi olduğu için hem o hem de biz çok zor durumdaydık.
Mecbur kalmasaydık, sana bunu yapmazdık. Özür dilerim kedişim...


13 Ocak 2010 Çarşamba

Küçüklere El İşi Kitabı

Yeni yıl hediyelerinin yanında, bir de bu Becerikli Ellerim kitabını almıştım kızıma. Küçük kızlara göre çok güzel işler göstermişler içinde. Laf aramızda ben bile yararlanabilirim bu kitaptan :)
Kızım, el işlerine çok meraklı. Ben birşey yaparken, mutlaka o da karışmak istiyor. Ahşap boyuyorsam ona da boyaması için kavanoz veriyorum. Örgü örüyorsam, etamin iğnesi ve kocaman bir düğme veriyorum diksin diye. O da bundan çok keyif alıyor. Kızımın ve oğlumun marifetlerini, burada ve burada paylaşmıştım.

Örgü, dikiş, bez bebek yapımı ve kalıpları, nakış, keçe işleri gibi bazı konulardan örnekler göstermişler. Kızım çok sevdi, "ne zaman bunlardan yapacağız" diye sorup duruyor. "Yarı yıl tatilinde yaparız" diyorum ben de. Bu sefer de, "yarı yıl tatiline kaç gün kaldı" diye soruyor her gün :) Daha fazla bekleyemeyeceğini anlayınca, keçe kedi yapmaya karar verdik. Tabi ki bizim kedi başlangıç olarak, temizlik bezinden olacak :)


Timaş Yayınları'ndan çıkan Neşeli Etkinlikler serisinde, hem kızlara hem erkeklere uygun faliyetler var. Tatilin yaklaştığı şu günlerde, bu kitaplardan edinip hem "anne canım sıkılıyor" sözcüklerini duymaz, hem de tatili güzel değerlendirebilir, çocuğunuzla kaliteli zaman geçirebilirsiniz.

Kitapların bazıları şunlar;
  • 365 Cıvıl Cıvıl Etkinlik
  • Bu Gün Ne Yapayım?
  • Kırt Kırt Kağıt
  • Benim Tatlı Tariflerim
  • Küçük Taraftarlara Futbol
  • Çevremi Seviyorum



9 Ocak 2010 Cumartesi

Dört İnsanım Var Mırr Mırrr...

Şimdi neyi çekiyor acaba? Öylece oturuyorum burada cık cık cık...
(Pati, niye öyle hep "bunlar ne yapıyorlar" şeklinde bakıyorsun?)

Şimdi oradaki şeye zıplayacağım.
(Orada kesin kağıttan bir top veya ip sallayan birisi var değil mi?)

Bu yatağa da zor alıştım. Neyse ki yastığı kaldırdılar. Bir de şu alttaki battaniyeyi kaldırsalar...
(Sonunda kaldırdım canım onu da. İyilik de yaramıyor sana yumuşacık yat diye yapmıştım. Şimdi incecik örtünün üstünde yatıyorsun.)

Mutfağa girmem yasak. Acaba burda böyle durup dilimi çıkarsam, yemek istediğimi anlarlar mı?
(Uydurukçu Pati, ben o sırada sana mama hazırlıyordum. Sen de kokusuna geldin ve yalanıyordun.)

Böyle yatınca, kesin birisi dayanamayıp seviyor beni hehe... Sevimliliğimle herşeyi yaptırıyorum onlara.
(Ne zaman işim olsa, dışarıya çıksak ya da uyumaya gitsek böyle yatıyorsun, sevelim diye. Biz sevmek isterken niye kaçıyorsun? Bu cool tavırlar nedir böyle?)

Oh! Ege kalktı da yeri bana kaldı. Burada uyuyayım da kaldırmasınlar beni. Ne de rahatmış, mır mır...
(Ege'yi kıskandığın her halinden belli oluyor. Ama kuyruğunu iyi sakla çünkü Ege onun peşinde.)

Bazen de böyle bir gerinesim geliyor ki. Ama dikkat edeceğim, bundan sonra yolun ortasına yatmayacağım böyle iki seksen.
(Yatmazsın tabi, başına gelen o küçük kazalardan sonra...)

Şöyle profilden al bakiiim.
(Hakkını yemeyeyim, profilin çok güzel. Burnun ve gözlerin de...)

Dışarıya bakmak da çok hoşuma gidiyor. Gerçi balkona çıktığımda seslerden çok ürküyorum ama kimseye çaktırmıyorum.
(Evet tabi, anlamıyoruz biz. Kucağımızdayken bile zor atıyorsun kendini içeri. Tırsık kedi seniii.)
Bir de, içimde tuhaf bir his var, sallanan şeylere dayanamıyorum... Bir de geceleri onlar uyurken canım sıkılıyor ve uyandırmak için elimden geleni yapıyorum.
(Gündüz o kadar uyursan gece gezersin tabi. Artık miyavlamana da alıştık diye, yatağın altına girip, tam da başımızın olduğu yerde miyavlaman gerekmez. Bırak bakim fotoğraf makinesinin kapağını da güzel fotoğraflarını çekeyim.)

Hem yüzümü yıkamak istiyorum, hem yattım ki beni sevsin. Artık onlara da öğrettim. Yatıp da başımı ters çevirince, gelip beni seviyorlar. E tabi biraz zorlanıyorum ama idare edeceğiz işte. Ne yapsınlar, sevgiye aç insanlar bunlar, yazık...
(Sen olmasan biz ne yapardık bilmiyorum Pati. İyi ki bizi almışsın:))


Bir de şöyle son halimin fotoğrafını çek bakim. Tüylerim falan uzadı, rengi değişti. Büyüdüm ben, tam on aylık oldum.

(Pati büyüdü, büyüdü de bazı istekleri bile oluyor. Sanırım yakında veteriner yolu gözüktü bize. Pati duymasın. Kısırlaştırma işlemini gerçekleştireceğiz. Onu da paylaşırım olunca. Umarım herşey yolunda gider.)

Not: Bu kadar çok fotoğraf paylaşmamın sebebi, sevgili GeCe ve Kapkaracamdankelebek'tir. Kendileri Pati'nin hayranı olurlar. Pati bunu da duymasın, şımarıyor:)


8 Ocak 2010 Cuma

Kırmızı Yelekli Kız

Bu kırmızı yelekli, patikli ve saç bantlı takım, bizim pıtırcığımız Defne'nin. Defne bir akrabamızın kızı. Fotoğraflar da, annesi Kadriye'ye ait. Ben fotoğraf çekmeyi unuttuğumdan annesine rica ettim. Biraz garip bir durum olduğunu kabul ediyorum. Önce örüp hediye ettim sonra da fotoğraflarını istedim:)
Teşekkür ederim canım fotoğraflar hiç de fena değil...:)

Nasıl yaptığıma gelince; boyundan başlanan yelekler gibi başladım. Sonra da doğaçlama bir şekilde, "şurası da şöyle olsun, burası da böyle olsun" şeklinde devam edip ortaya çıkan bir yelek bu.
Kolların oluşturulduğu yere kadar normal, yani yakadan başlayıp, beşe bölüp arttırarak devam edilen kısmı bitirip, kol kısımlarını da birleştirince, alt tarafı çan olsun diye düşündüm. Bunu da arttırarak yapmak yerine, daha kalın şişlere geçerek gerçekleştirdim. Etek ucuna geldiğimde, fırfırlı bir görünüm vermek için aralarda arttırdım.

Kenarını da, beyaz renkli ip ile tığla geçince, fırfır daha çok belli oldu. Koltuk altından yani genişleyen kısmın başladığı yerden de zincir çekerek oluşturduğum ipi geçirdim. İp yerine kurdele de kullanılabilir.


Düğmelerini ise ilik yerine, yine zincirle oluşturduğum biritlerle kapatmayı tercih ettim. Sadece dört tane düğme kullandım. Alt tarafı açık bıraktım.

Patikler ise, burada anlattığımdan biraz farklı olarak tek kareden oluşuyor. Haroşa ördüğüm kareyi, önce ikiye katlayıp bir üçgen elde ettim. Daha sonra üçgenin açık taraflarından birini tamamen, birini de topuk kısmını oluşturmak için yarıya kadar diktim. Yukarda kalan ucunu da aşağıya kıvırınca patiğim hazır oldu. İlmek sayısı vermiyorum ama siz şöyle ayarlayabilirsiniz. Yaptığımız kareyi katladığımızda oluşan üçgenin bir tarafı tabanı oluşturduğundan, burayı ayağa ölçerek veya santimleyerek yapabilirsiniz. Her zaman böyle modelleri, önce bir kağıt ya da peçeteyle katlayarak denerseniz daha anlaşılır olacaktır.

Daha sonra da istediğimiz gibi süsleyebiliriz. Ben burada yine tığ ile ama bu sefer kırmızı renk kullandım. Daha önce Kemal Ege'me yaptığım takımda da bu patiğin modelini kullanmıştım. Yine başka bir bebişe, Eren'e ördüğümde düğme kullanmıştım. Tabi çok sıkı dikmek şartıyla. Ponpon da yapılabilir.

Saç bandı olmadan olmaz. Zaten Defne keltoştu. Hala da saçları çok uzamış sayılmaz:) Seviyorum seni keltoşum:)

Saç bantlarının yapımını daha önce burada anlatmıştım.

Oyuncak bebeğe elbise gibi olmuş. Zaten bitirdikten sonra, aslında misinalı şişle örseydim alt kısmı bütün olup, elbise de olabilirmiş diye düşündüm.


Oyuncak bebeğe de çok yakışmış:)

Tam yeni yıl kıyafeti olmuş aslında. Kadriye'cim aklına geldi mi? Giydirdin mi bilmiyorum ama, Defne'yi, noel bebek yapsaydınız :)


3 Ocak 2010 Pazar

İlle De Süslü Olacak




Bu polar bere atkı takımları her yerde var, hatta o kadar ucuz ki almayanı dövüyorlar :) Ben de bunlardan bir sürü aldım hediyelik. Bazılarını süsledim.
Tığ ile çiçekler ve renkli yuvarlaklar hazırladım.

Sonra onları istediğim şekilde yerleştirdim. Ben sadece köşesinde olmasını tercih ettim. Arkasından belli olmayacak, ama sağlam bir şekilde diktim.



Bu şekilde, sadelikten kurtuldu ve farklılık kazandı. Hediye ettiklerim de çok beğendiler. Kızım da bu yumuşacık, sıcacık takımı severek kullanıyor.
Oğluma da lacivert rengini alıp, beresine isminin baş harfi "V" yapıştırmıştım. Yaramaz çocuk sökmüş onu sonra :)


Küçük cadı...
Kızım herşeyini süslü istiyor. Pembe bir yastık yüzü almıştım, "anne sen bunu süslersin, bu çok süssüz" dedi. Eldivenlerini de süslememi istiyor. Fakat onlar için henüz birşey düşünmedim. Bakalım nasıl birşey çıkacak ortaya...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...