Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

29 Mayıs 2011 Pazar

Üzme Bizi Küçücüğüm

Yakışıklı kedimiz Pati üç aylıktan beri bizimle. Şu anda iki yaşında ve ilk defa geçen gün hastalandı. Hastalığı da hala devam etmekte. Hastalığının ne olduğu henüz anlaşılamadı. Önce hafifçe aksamaya başladı. Sağ arka ayağında bir hassasiyet oluştu. Bir kaç gün hafifçe aksadıktan sonra geçer gibi oldu. Biz de fazla önemsemedik. Bir iki gün sonra tekrar topallamaya başladı. Biz geçer diye yine bekledik ama bu sefer geçmedi maalesef. Koltuğa çıkmaya çalışıp çıkamayınca, aldık veterinere götürdük. Veteriner ateşine bakıp, muayene ettikten sonra, "tırnağı kırılmış" dedi. Fakat bu aksamanın tırnak kırılmasından olmayacağını da ekledi. Ve bizi eve gönderdi.

Eve geldikten sonra, oturup oturup da ilk kalktığında sendeliyor sonra aksayarak yürümeye devam ediyordu. Sonraki gün biraz daha zorlandığını gördük ama veterinere gittiğimiz için rahattık. Fakat ikinci gün hiç yürümediğini fark ettim. Zorladığımda ise, arka ayaklarını kullanamadığını görünce nasıl üzüldüğümü anlatamam.

Veterineri tekrar aradık ve durumu anlattık. Bu arada, ne yemeğine, ne suyuna ne de tuvaletine gidebiliyor. Yemeğini ve suyunu yanına getiriyorum, o da yatarak yemeye çalışıyor. Allah'tan iştahı yerinde. Ara sıra da tuvaletine götürüp, deniyorum. Çiş yaptırmayı başardık ama iki gündür kakasını yapmıyor. Tuvalet konusunda çok hassas. Kendisi yapmak istiyor. Önceden beri kapatamadığı zaman bile çok rahatsız olurdu. Bunu nasıl halledeceğiz bilemiyorum doğrusu...

Dün sabah kedimizi tekrar veterinere götürdük. Kızımın yıl sonu partisi olduğu için doktor gelmeden Pati'yi bırakıp çıkmak zorunda kaldık. Doktor gelip muayene etmiş ve bir kortizon iğnesi yapmış. Bir de ilaç yazmış. Röntgen çekmemiş. Birkaç saat sonra gidip aldık kedimizi.

Pati öyle sakin, öyle uyumlu bir kedidir ki, hiç yaramazlık yapmaz, hiç sorun çıkarmaz. Bize sorulan sorulardan biri de, "bir yerden atladı veya düştü mü?" Pati'nin atladığı en yüksek yer, pencerenin önünden yere...
Nasıl oldu, niye oldu, hiç dışarı çıkmayan kedimizi bu dert nereden buldu? Bilmiyorum.
Bu yazıyı bu kadar ayrıntılı yazmamın nedeni de, belki daha önce birilerinin de başına gelmiştir ve bir yol gösterir. Veya birilerine, gelen yorumlarla birlikte yol gösterir...

Evde hayvan beslemeye karşı olan, eve kedi alınmaması için çok uğraşan ben, Pati için gözyaşı döküyorum. 
Pati evimize geldikten sonra, hayvanlara karşı bakış açım bile çok değişti. Evinde hayvan besleyip, onlara bağlananları daha iyi anladım.
Onu böyle aciz görmek içimi acıtıyor. O küçücük bir can...
Lütfen dualarınızı eksik etmeyin.


24 Mayıs 2011 Salı

Hamur Kabartmalı Kaşıklık ve Tepsi

Ben bu takımları aslında anneler günü için anneme ve kayınvalideme hazırlamıştım. Maalesef bazı nedenlerden dolayı ellerine geç ulaşınca, yayınlamak da bu güne kaldı. Bazı teknikleri ilk kez denediğim için hataları var farkındayım. Ama siz görmeyin lütfen :) 

Galvanizleri İkea'dan aldım. Saksı olarak satılıyor fakat ben kaşıklık olarak düşündüm. İsterlerse saksı olarak da kullanabilsinler diye, üzerine çiçek çalıştım. Sevgili Meral ablanın da önerisiyle, galvanizlerimi Akçalı parlak sprey boya ile boyadım. 

Kapanana kadar, aralarda kurumasını bekleyerek birkaç kat boyadım. Boyarken yükselsin ve rahat boyayayım diye, altına cam meyve suyu şişesi koydum. Şişeye de boya gelince onları da boyadım :) Sanırım onlar da süslenecek ileride...


Çok beğendiğim bu ortanca resimlerini kullanmak istedim. Annemin mutfağı mavili, kayınvalidemin mutfağı bordolu. Bu yüzden aynı desenin farklı renklerini kullanmak hoş oldu.
Önce desenimi kenarlarından kestim. Havayla kuruyan hamuru merdane yardımıyla açtım ve kestiğim desenin arkasına dekupaj tutkalı sürerek hamura yapıştırdım. İyice yapışması için hafifçe merdaneyi üzerinde gezdirdim. Daha sonra kretuvar yardımıyla, deseni kenarlarından kestim. Yine dekupaj tutkalıyla hamuru objeye yapıştırdım. Resmi verniğe karşı korumaya almak için iki kat da resmin üzerine tutkal sürdüm. Tutkal ilk sürüldüğünde beyaz gibi görünse de kuruyunca şeffaflaşıyor. En son işlem de, boş kalan yerlere, puantiye yaptım. Büyük puantiyeler olsun diye de ponpon fırçanın arkasını kullandım. Su bazlı vernikle dört kat vernikledim.

Tepsinin zeminini kırık beyaza boyadım. Ortancaların renginde puantiye yapmak için beyazın içine kırmızı ve koyu mavi kattım. Belli bir nizamda puantiyeleri yapmaya çalıştım. Stencil şablonu ile de yapılabilir ama ben beceremiyorum. Sanırım daha fazla pratik yapmam lazım.

Puantiye için boyayı fazla hazırlayınca, tepsilerin altına da puantiyeler yaptım :)

Boyama işlemi bitince, resimlerimi tepsilere göre kesip, dekupaj tutkalıyla yapıştırdım ve yine üzerine tutkal sürdüm. Beyaz görünen yerler kuruyunca şeffaflaştı.

Tepsilerin ortası hariç, tüm yüzeylerini su bazlı vernikle 3-4 kat vernikledim.
Daha sonra uzun zamandır elimde olan ama kullanmaya bir türlü cesaret edemediğim 100 kat vernikle tepsilerimin içini vernikledim. İnternetten araştırdım, Meral ablaya sordum, yine de kabarcık olmasını ve hafif bir dalgalanma olmasını engelleyemedim. Sanırım bunda meraklı eşimin de katkısı var. Henüz tam kurumadan yer değiştirmiş :)
Oluşan hava kabarcıklarını kürdan yardımıyla patlatmaya çalıştım. Büyüklerde işe yaradı ancak, ince ince çok kabarcık vardı. İlk başta unutup hızlı hızlı karıştırdım, sanırım ondan oluştu bu kabarcıklar. Hava kabarcıklarını çakmakla ısıtarak yok etmek mümkün. Bu yöntemi de denedim fakat uzun çakmağım yoktu, elim yandığı için de bıraktım.

Daha dekoratif olması için, doğal rafyayı tepsinin tutma yerlerine ilmek yöntemiyle bağladım. Kaşıklıklara da bağlamayı ihmal etmedim. Burada yayınladığım mandallarımdan elimde kalanları da ekledim ve hediyelerim böylece hazır olmuş oldu.

Tepsilerde ve kaşıklıkta kullandığım ortancaların resimlerini burada, mandallarda kullandığım resimleri burada ve daha fazlasını DEKUPAJ RESİMLERİ blogumuzda bulabilirsiniz.  

 

17 Mayıs 2011 Salı

Benim Hayatım Benim Kontrolüm!


Geçen günlerde FikriMühim'in mühim bir projesine dahil oldum, Senin Hayatın Senin Kontrolün! Kampanyanın amacı, bizleri doğum kontrol hapları hakkında bilinçlendirmek. Doğum kontrol haplarına karşı hep bir ön yargımız vardır. Kilo aldırır, tüylendirir, doğurganlığı azaltır gibi... Sırf bu yüzden çağ dışı kalmış yöntemlerle korunmaya çalışırken, istenmeyen gebeliklerle karşılaşmışsınızdır çevrenizde. Oysa yeni nesil doğum kontrol haplarının, bilinenin aksine bir çok faydası bile var. Fakat en önemlilerinden biri, rahim ve yumurtalık kanseri riskini %40-50 oranında azaltması...

Bu kampanyada elime geçen broşürleri ve 3D gözlükleri çevreme dağıtacağım. Şimdi bu konuda, doğruları eğlenceli ve hoş bir şekilde öğrenmek için www.dogumkontrolhapim.com sitesine bir göz atın derim. Aklınıza takılan birçok soruya sitede yanıt bulacaksınız. Eğer farklı bir sorunuz varsa, Türk Aile Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu'na sorularınızı iletebileceksiniz. 

Doğum kontrol hapı kullanmayı düşünüyorsanız, öncelikle bir kadın doğum uzmanına muayene olmanızı ve sizin için en uygun yöntemin hangisi olduğuna birlikte karar vermenizi tavsiye ederim.

Mühim paketin içinden çıkan sepetteki bebeğin anneler günü öncesi gelmesi de ayrı bir hoşluk oldu :) En çok da kızım sevindi tabi. Dileyen herkesin, dilediği zamanda anne olmasını temenni ederim.

Benim hayatım, benim kontrolüm!

8 Mayıs 2011 Pazar

Çocuklarıma...


Ben anne olmasaydım eğer...

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.

Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.

Kan yapsın diye dana dili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.

Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar, ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.

Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.

Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insan üstü bir uğraşa asla girmeyecektim.

Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.

Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.

Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.

Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.

Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.

Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Jumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.

Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.

Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.

38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.

Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış...

(alıntı)


2 Mayıs 2011 Pazartesi

Boncuklu Telefon Aksesuarları

 Bazen böyle, önemsiz, kolay işlerle uğraşmak beni rahatlatıyor. Uzun zamandır takı da yapmadığım için boncuklarımı özlemişim. Plastik boncuk kullanarak bu telefon aksesuarlarını hazırladım ve etrafımdakilere hediye ettim. Umarım sevmişlerdir.

 Anlatacak fazla birşey yok, sağlam bir ipe boncukları dizdim. Düğümledim. Düğüm yerine bit de kullanılabilir. Telefon süsü deyip geçmeyin, çok düz olan telefonlarda elden kaymasını veya kayarken yakalamanızı sağlıyor :) Hem süslü, hem emniyetli telefonlar :) Siz de yapın... Daha önce de yapmıştım. Bakınız burada... Cesaret edebilsem, telefonuma taşlar da yapıştıracağım. Telefonuma olmasa da kılıfına yapıştırırım mutlaka :)

Kızım da görür görmez, kendisine kalan eski telefonu ve boncuklarını kapıp geldi. O da kendisine bu telefon süsünü yaptı :)


Oğlum durur mu hiç :) PSP'sine ne yapabileceğimi sordu. Ona da bu kurukafayı uygun gördük. Herkesi sevindirdim ya benden mutlusu yok şimdi :)


1 Mayıs 2011 Pazar

Teşekkürlerim Var


Hayırlısıyla DEKUPAJ RESİMLERİ adlı blogumuzda bu sabah itibariyle yayın yapmaya başladık. Paylaşmayı seven insanlara birlikteyiz ve ben onlara hayranım. Katkıda bulunan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Sizleri seviyorum...

Bir de özel olarak teşekkür etmek istediğim kişiler var. Sevgili Banuca Birşeyler blogunun sahibesi Banu ablam. Böyle bir işe kalkıştığımı öğrenince, arşivini paylaşabileceğini söyledi. Söylemekle de kalmadı iki gün uğraşarak bütün arşivini bana gönderdi. İyi ki varsın Banu ablacığım. Çok teşekkür ederim.

Bir diğer teşekkürüm de, arkadaşım Özlem'e. Kendisinin henüz bir blogu yok ama, ikna etme çalışmalarım devam edecek :) O da hem kendi arşivinden resimleri, hem de internette bulduğu linkleri benimle paylaşarak büyük katkıda bulundu. Teşekkür ederim Özlem'ciğim.

Son olarak da, daha yayınımıza başlamadan bizi izlemeye alan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnanın pişman olmayacaksınız :) 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...