Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

29 Eylül 2011 Perşembe

Hoş Bir Sürpriz ve Kızımın İşlediği Lavanta Kesesi

Blog açtığımdan beri o kadar güzel insan tanıdım ki... Bazılarıyla yüz yüze tanışıp kucaklaştım, bazılarıyla da yazarak anlaştım, uzaktan sevdim... Hatta birbirimizi görmeden hediyeler gönderdik birbirimize... 
İşte onlardan biri sevgili Filiz Türkocağı hanımefendi bana Dekupaj Resimleri blogumuzdan ulaştı. Elindeki bazı resimleri bize gönderdi. İsmi hiç yabancı gelmemişti. Daha önce adını duyduğumu, kanaviçe sergisi olup olmadığını sordum. "Evet, o benim" dedi. Sonra da eğer ilgilenirsem bana Anchor dergisinde yayınlanan çalışmalarından, kanaviçe özel sayısını göndermek istedi. Hiç "hayır" diyebilir miyim, böyle bir hoşluk karşısında...
Üstelikte işlemeye yeniden merak salmışken, benim için eşsiz bir armağan oldu.
Çok teşekkür ederim Filiz Hanım, çok zarifsiniz...

Dergiyi inceledikçe hayranlığım daha da arttı. Muhteşem çalışmalar var içinde. İçindeki çalışmalardan birkaç örneği fotoğrafladım sizin için. Üzüleceksiniz ama, bu dergi artık tükenmiş. Ve bir tanesi de benim elimde olduğu için çok şanslıyım...

Kızımla birlikte inceledik. İçlerinden bazılarını hemen yapmak istedim :) Ama malzeme eksiğim var. İlk fırsatta malzemelerimi almam lazım...
Filiz Hanım bana bu dergiyi gönderdiği günlerde, bizim meşhur kitabımız yine ortaya çıkmış ve içinden bir çalışma seçilmişti bile. Kızım da işlemeye merak salmıştı anlayacağınız. Ama bu sefer şart koştum, sen başlayıp, sen bitireceksin dedim :) O da kabul etti.
Basit bir şeyler olsun diye, kasnağa geçirdiğim kumaşa iç içe kalpler çizdim. O da çizgilerin üzerinden düz dikişle giderek işlemiş oldu. 
İnanılır gibi değil ama benden sadece ipi karıştığında yardım istedi. Elimdeki ipleri kullandık ama renkleri kendisi seçti. Çok düzgün işledi. Başladı ve bitirdi...
İki tarafını da işledikten sonra kenarlarını elde makine dikişiyle dikerek birleştirdim. İçine elyaf ve lavanta doldurup kapattık. Kenarlarını sürfile makası ile kestim. Asmak için de tül dikip, fiyonk yaptım.
İki tarafında da farklı renkler kullanmak istedi. O her ne kadar renkli tarafı beğense de, ben krem, bej ve yavruağzı kullandığı tarafını daha sade, daha zarif buldum...
Okul giysilerini astığı askıya astı şimdilik ama daha çok yer değiştirir gibi geliyor bana :) 
Biraz daha büyüdüğünde, ona çarpı işi de öğreteceğim. Nasıl olsa elimizde muhteşem bir kaynak var...

22 Eylül 2011 Perşembe

Çocuğunuz İnternetteyken Gözünüz Arkada Kalmasın!

Hızla dijitalleşen dünyaya çocuğunuzun da ayak uydurmasını ve bilinçli bir internet kullanıcısı olarak yetişmesini isterken, güvenlikli bir site bulamadığınız için gözünüz arkada mı kalıyor? O halde en kısa zamanda Tipeez.com’u keşfetmenizi öneriyoruz. Çünkü 1.000.000 çocuk her gün Tipeez’de buluşuyor!

Güvenlikli alt yapısı, çocuk ve gençlere yönelik birbirinden farklı ve eğlenceli faaliyetleri ile Tipeez.com, Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı. 7-14 yaş arası çocuklar Tipeez.com’da güncel haberleri takip ediyor, birbirinden eğlenceli oyunlar oynuyor, hediyeli yarışmalara katılıyor, kendi makalelerini yazabiliyor, kişisel ajandalarını tutabiliyor.

Tipeez, güçlü güvenlik önlemleri, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi ve çocuklara kişisel bilgilerini açıklamadan veya kaba bir dil kullanmadan kendi yaş grubuyla konuşma özgürlüğü veren patentli programıyla, Türkiye’deki her iki çocuktan birinin ve ebeveynlerinin tek tercihi.

Sizleri de, Tipeez'i çocuklarınızla birlikte keşfetmeye ve sitenin size sunduğu imkanlardan yararlanmaya davet ediyoruz: www.tipeez.com



Bir bumads advertorial içeriğidir.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Çocuklarla Seramik Hamur Çalışması

Yaz tatili bitiyor, okullar açılacak yakında. Çocuklar evde çok sıkılıdılar. Sanırım çocuğu olanların sıkça duyduğu sözlerden biridir "anne canım sıkıldı." İşte o günlerden birinde, "hadi, seramik hamuruyla şekiller yapalım" demiştim. Hemen arşivime kaydettiğim Figen Abla'nın tariflerinden birini denedik.

"Figen abla tarifi
.1 bardak beyaz tutkal
.1 bardak un
.Bir kaç damla sıvı yağ
.Buğday nişastası

Hamuru yoğururken (toplam 1 fincan buğday nişastasını) nişastayı mermerin üstüne serpe serpe hamura katıyoruz... (içine doğrudan nişasta koymuyoruz, sadece yoğururken altına serpiyoruz.)
Hamurumuzu kullanırken hamur zaman zaman gevşiyor, o zaman hemen biraz un-çok daha az nişasta katarak tekrar yoğuruyoruz. Hamur gevşedikçe sürekli bunu yapıyoruz. Nişastayı sadece hamur yoğuracağımız mermerin üzerine serpeceğiz. Asla doğrudan hamura katmayacağız..." 


Hamuru hazırladım, ellerine verdim. Güzelce mıncıkladılar :)
Abisi beceremedin deyip, kardeşiyle dalga geçti.

Sonra kızım ona küstü...

Abi yüreği dayanamadı, kardeşinin gönlünü aldı. Tabii seviyor mu, dövüyor mu? Belli değil :)

Her şey normale döndüğünde, ne yapacaklarına karar verdiler. Merdaneler, kalıplar ortaya çıktı. Minik elleriyle bir şeyler yapmaya çalıştılar. Ama her zamanki gibi en sonunda kendimi hamurlara şekil verirken buldum :) "Anne bana penguen, baykuş yapsanaaa..." "Anne bana kalp, çiçek yapsanaa..."
Elimiz mahkum yaptık tabii. Yoksa ben hiç zevk almadım yani bunları yapmaktan :) Sadece çocuklarım istedi diye oynadım, pardon yaptım bu şekilleri :)
İki gün kurumaya bıraktığımız hamurları, boyamak da lazım şimdi. Aldık sulu boyamızı, yaptığımız şekilleri de paylaştık. Bir güzel herkes zevkine göre boyadı.
Çok da ciddi çalışırız :)
Sonuçta böyle minik şirin şeyler çıktı ortaya. Bazılarının arkasına mıknatıs yapıştırmayı düşünmüştüm ama çocuklar o benim, bu benim diye alınca, bana da bir yerde kullanırım diye boyamadığım güller kaldı :) 
Çocuklar çok zevk aldılar ve tekrar yapmak istiyorlar. Ben de istiyorum, yalan yok :)

Not: Ben çay bardağı ölçüsü kullandım. Bu ölçüden çıkanlar, yazının en başındaki resimde.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Fotoğraflarla Tatil-2

Leyleği havada gördük herhalde, bu sene çok gezdik :) Ani bir kararla bayram tatilinde Samsun'a gitmeye karar verdik. Biz çocuklarla önden uçakla gidecek, eşim de Kütahya'dan Amasya-Suluova'ya uğrayıp, öyle Samsun'a gelecekti. Ama biz uçağı kaçırınca, ki bunda bizim suçumuz yoktu, yanlış yönlendirmeyle, yanlış hava limanına gidince tıpış tıpış eve döndük:) Sonrasında, hep birlikte arabayla gitmeye karar verdik.

Havza (Samsuna gidiş yolunda, eşimin işleri nedeniyle zorunlu mola)
Terme, Dibekli Köyü  (Bayram ziyareti)


Terme, Dibekli Köyü. Ellerimle topladığım, kokulu kara üzümler. Nefistiler...

Terme'de bayramda bile boş durmayan çalışkan çocuklarım. Fındık harmanlıyorlar :)

Büyük amcamızın tavuklarını yakaladılar.

İneğe ot yedirdiler ama korkarak :)

Samsun. Yine bayram ziyareti ama bahçedeki meyveler daha çok ilgilerini çekiyor :) Böğürtlen topluyorlar.

Samsun. Portakal ağacı.
Siyah kokulu üzümler ama daha olmamışlardı :(

Rüzgardan titreyen gül...

Bayram sonu eve dönüş. İstanbul yolu.

Abant Gölü. İstanbul'a dönerken Abant'a uğradık.

Abant Gölü'nde yemek yedikten sonra, gölün etrafını gezdik. Çok rüzgarlıydı.

Abant Gölü'nde manzara muhteşemdi...

 Gölün etrafını gezdikten sonra bu güzellikten zar zor ayrılarak evimizin yolunu tuttuk.

Tatil bitti ve yine İstanbul yolu. Ve yine gürültü, trafik, kalabalık...
 Ama yine de evim evim güzel evim...


11 Eylül 2011 Pazar

Fotoğraflarla Tatil-1

Uzun uzun tatil yazısı yazmayacağım, sizi sıkmayacağım :) Zaten fotoğraflar herşeyi anlatıyor...

Samsun (Amisos Tepesi'ne çıkarken teleferikten görünüş.)

Samsun

Samsun Amisos Tepesi.

Samsun (Teleferikle geri dönüş.)

Amasya (Saat kulesi)

Amasya şehir içi. (Arabada giderken çekilmiş bir fotoğraf)

Amasya. Kızarmış dondurma.

Amasya (Kral mezarları)

Amasya Kalesi.

Amasya. Tepeden Görünüş.

Amasya. (Kalenin üzerinden şehir.)

Amasya

Ünye (Sahil)

Ünye (Meydan)

Ünye (Sahil)

Ünye (Sahildeki değirmen)

Ünye


Ünye
Ünye (Çakırtepe'den görünüş)

Kırklareli, İğneada yolundaki ayçiçeği tarlası.

İğneada yolu boyunca uzanan ormanlar.



İğneada (Evimizden havuz ve deniz manzarası bir arada)

Havuzda iki balık. (Kızım Lara ve yeğenim Yade. Oğlum da oralarda bir yerlerde:))

İğneada Fener Sitesi.

İğneada (Fener)

Fener ve ben :)


İğneada dönüşünde dere kenarı molası... (Pabuçdere)

Sonra, gürültü ve trafiğiyle İstanbul...
Sonra yine bayramda Samsun. Ama o bir sonraki yazımda...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...