Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

31 Aralık 2011 Cumartesi

Mutlu Yıllar

123 Christmas Greetings,Wallpapers,Banners,Scraps  Merry Christmas Musical.

Yeni yılda sizi mutlu edecek ne varsa, hepsinin gelip siz bulmasını dilerim.
SEVGİLER...



27 Aralık 2011 Salı

Kızıma Bolero ve Tozluk

Uzun zamandır örgü örmüyordum. Kış gelince, bir şeyler örme isteği uyandı içimde :) Ben de kızıma bolero ve tozluk ördüm. Bu boleroyu bir mağazada görmüştüm ve "ben yaparım ki bundan" dedim ve yaptım :) Tabii ki tam aynısı olmadı, ancak kızım çok beğendi.

Boyundan başlanan bebek yelekleri gibi başladım. Simli bir ip olduğundan, sanırım biraz da kolaya kaçmak istediğimden, düz örgü ördüm :) Bilerek, yakasına, önüne ve kol ağızlarına lastik veya haroşa örmedim. Çünkü kollarının ve yakasının kendiliğinden geriye kıvrılmasını istedim.
Bolero bitince de, etek ucuna ve ön kısmına tığ ile ince bir oya ördüm. Böylece, etek ucunun ve ön kısmının kıvrılmasını engellemiş oldum.

Bir de tozluk yapayım dedim. Kızım buz pateni yapmaktan çok hoşlanıyor. Paten yaparken kullanacak bunları. Tozlukları, dikdörtgen örüp, kenarlarını dikerek oluşturdum. Örnek olarak da burgu koymayı tercih ettim. Aslında henüz süslemesini bitirmedim. Çünkü, ponpon mu yapsam, püskül mü taksam, yoksa hırkadaki gibi kurdele mi bağlasam, karar veremedim. Hırkada kullandığım gri kurdelem de o kadarcıktı. Uygun bir renk bulursam, tozluklara da kurdele daha güzel olur sanki...

Ya da, bambaşka bir renk kurdele de olabilir. Pembe veya bordo... Kararsızım...

Kızımın kullandığı bir gün, hatta paten yaparken, üzerinde de fotoğraflarım. O zamana kadar, süslemelerini de bitiririm herhalde :) Üzerinize afiyet, çok miskinim bu aralar. Canım hiç bir şey yapmak istemiyor. Yeni yıl bile gelmese olur yani benim için...

Neyse konumuza dönelim. Kullandığım ipten artanıyla da, saç bandı veya bere örmeyi düşünüyorum. Hiç olmadı, küçük bir saç aksesuarı yaparım herhalde :)

Bu nasıl bir post oldu valla anlamadım. İdare ediverin :)

23 Aralık 2011 Cuma

İşte Tüm Annelerin Merakla Beklediği Tarif!

Son zamanlarda herkesin konuştuğu hatta Obama’nın hanımının bile merak ettiği tarif; Pınar Labneli!

Herkes bu tarifi merak ediyor, lezzeti dünyanın bir ucuna yayılıyor.

Pınar Labneli Yedi Baharatlı Pasta’nın tarifini www.facebook.com/PinarLabne adresinden öğrenebilirsiniz.

Diğer Pınar Labne’li tarifleri herkesten önce öğrenmek için sayfayı takip etmeyi unutmayın!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

21 Aralık 2011 Çarşamba

Bizim Evin Bücürleri :)


Kızım en sonunda pankart açtı :)
İki kardeşin hiç anlaşamadığını daha önce de anlatmıştım. Sürekli kavga ediyorlar. Tartışmalar ilerleyince, fiziksel temas başlıyor, en sonunda da kızımın kulakları tırmalayan çığlığıyla ve benim müdahalem sonunda son buluyor. Ben geriliyorum, onlara kızıyorum. Daha benim sinirim geçmeden, onlar konuşmaya gülüşmeye başlıyorlar. Tabi bu durum da kısa süreli... Aynı döngü sürekli tekrarlanıyor bizim evde. Olan yine bana oluyor, sinirlerimin yıprandığıyla kalıyorum :)

Geçen gün bir baktım, kızım kağıtlara birşeyler yazmış, ayaklarını yere vura vura "kardeşee şiiiddet istemiyoruuuz!" diye bağırarak dolaşıyor evin içinde :) Yukarıdaki "pankartcığı" hazırlamış :) Resimde abisini kendisine vururken çizmiş. Yüzüne dikkat lütfen :)
Diğer pankartcıkta ise, "güzel bir hayat istiyoruz" yazıyor. Resimlerin birinde abisi onu dövüyormuş, üzerine çarpı koymuş bu yüzden. Yanındaki çizimde de ikisi de iyi anlaşıyorlarmış, mutlularmış. Yanına da tik koymuş :) Oğlum bile bunları Lara'nın elinde görünce gülmeye başladı. Aslında belirtmem gerekir ki, oğlum kardeşine gerçekten vurmuyor. Biraz itip kakıyor, hırpalıyor. Kızım da artık kendini savunmaya başladığından, o da karşılık veriyor. Anlayacağınız, ikisi de birbirinden aşağı kalmıyor :)

Efendim, bu ağaç kalemlere gelirsek, üzerinde oğlumun ismi yazan kalem, ona anneannesinden hediye. Oğlum böyle ilginç şeylere bayılır :) Onun önündeki diğer ağaç kalem ise, oğlumun kendi üretimi. Bir dal parçasının içini bir miktar oyup, kalem uçlarını yerleştirmiş :)
Bazen ince uç, bazen de kalın uç takıyor. Çok fonksiyonlu yani :) "Anne bunları da yayınlar mısın?" dedi. Ben de kırmadım onu ve size de gösteriyorum oğlumun marifetini :)
Evin üçüncü ve en bücürü Pati. Nerede bir kutu veya poşet görse içine girer. Poşetleri ondan almaya kaltığımızda, patilerini üzerine koyar ve vermek istemez. Poşetin içine girdiğinde, onu sürüklememizden de çok hoşlanır. Eğer büyük bir poşetse, dikkat etmemiz lazım, çünkü içinde Pati olabilir :)

Bu kutu da İkea'dan aldığımız abajurun kutusuydu. Pati de hemen sahiplendi tabii. Bu da onun kutusuyla gezintiye çıktığı video...
Not: Pati o kutuda zorla tutulmamaktadır. Gülebilseydi, eminim yukarıdaki gibi sırıtıyor olurdu :)

18 Aralık 2011 Pazar

Erken Gelen Doğum Günüm :)

Bu günlerde çok hoş şeyler oluyor. Doğum günümün yaklaşması sebebiyle, sürprizli günler yaşıyorum. Bu arada doğum günüm 19 Aralık, kutlamayı unutmayın :)
Sevgili Ebrulikedi'm doğum günüm için bana çok cici hediyeler gönderdi. Her birini çok sevdim çok beğendim. Cuma günü elime geçti, ama yazmak için ancak fırsat bulabildim.
Çok teşekkür ederim Ebruli'm...
Kitabım, kitap ayraçım, kolyem, çerçevem... Hepsine bayıldım. Güzel dileklerine de teşekkür ederim canım.

Aynı günün akşamı, Barış (kardeşim) Yasemin ve yeğenlerim Yade ve Kemal Ege'yle birlikte, cuma trafiğinde dört saat geçirip, bana sürpriz doğum günü kutlaması hazırlamışlar. Kardeşimin uçuşu olduğundan o gün yanımda olamayacakları için önceden kutlamaya karar vermişler. Ama zaten doğum günümün olduğu gün yapsalardı, kesin anlardım :) Cinimdir de biraz :) 
Aslında eşimle de anlaşmışlar, biz dışarıdayken eve girecekler ve evi süsleyip saklanacaklarmış. Dışarıdayken eşime "hadi eve gidelim" diyorum. Eşim bana "gel sana bir çay ısmarlayayım" dedi. Tabi Barış'lar trafiğe kalınca, bu da beni oyalama taktiğiymiş :) 
Neyse en sonunda gelebildiler. Eşim ben salonda otururken, gizlice kapıyı açmış. Dışarıda mumları yakmışlar. Ege ses çıkarmasaydı odaya dalacaklardı ama ben sesleri duyup kalktım ve iyi ki doğdun şarkısı eşliğinde, şaşkınlıkla, oracıkta mumlarımı üfledim :) Şahane, tam zevkime uygun bir de hediye aldım. Çok teşekkür ederim canlarım size. Çok seviyorum hepinizi...

Az kalsın unutuyordum, sabah da annem arayıp, "ben sizin ev adresinizi bulamıyorum, çok da lazım değil ama bulunsun" dedi :) Bak bak bak :)

Benim için önemli olan hatırlanmak, aranmak. Ama bu sene muziplik olsun diye, buzdolabının üzerindeki takvime, doğum günüm diye yazmış ve çok hediye istiyorum! diye yazmıştım. Galiba evren mesajımı aldı.
Kendimi duygusal olarak çok da iyi hissetmediğim şu günlerde ilaç gibi geldi, düşünülmek, önemsenmek...

Daha önce de bazı blog arkadaşlarım beni çok mutlu eden hediyeler göndermişlerdi. Bu blog acayip bir şey...

Bir şeyi daha yazmayı unutuyordum az kalsın. Sevgili Nestug Adana'dan İstanbul'a geldi ve biz kısa zamanı değerlendirmek için, Neslihan arkadaşlarıyla İkea'da alış veriş yaparlarken buluştuk ve tanıştık. Bir taraftan alış veriş yaparken bir taraftan da sohbet etmeye çalıştık. Konuşacak çok şeyimiz vardı. Zaman yetmediği gibi, çenemizin düşüklüğünden, fotoğraf çektirmeyi de akıl edememişiz :)   Çok güzel planları var. Bol bol alış veriş yapıp, çok güzel ciciler aldı. Ama planlarını açıklamayı kendisine bırakıyorum ben.
Seni tanıdığıma çok mutlu oldum Neslihan'cım. Umarım tekrar görüşürüz...

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.



14 Aralık 2011 Çarşamba

TUDOR (Kitap)


'Kral Güçlüydü Kraliçe Hırslı, büyük bir kitap, aynı zamanda da çok tatmin edici bir roman. Kutsal ve inandırıcı bir hikayeyi anlatıyor: Yalnız bir adam aşkını, vicdanını ve ülkesindeki tüm insanların inancını altı yılda nasıl öldürdü? Üstelik hepsi de gerçek!'
Michael Hirst

Kitabın Yazarı :  Elizabeth Massie
Kitabın Yayınevi :  Artemis Yayınları 


Yeni bitirdiğim bu kitabı şiddetle tavsiye etmeyeceğim ama okunmayacak kadar kötü de değil.
Okundu bitti, kitaplıktaki yerine döndü. Şimdi, Adam Faver'ın Empati kitabına başladım. Gece uyumadan önce okuyabiliyorum sadece. Bakalım ne zaman bitecek...

12 Aralık 2011 Pazartesi

Annelutfen Diyen Çocuğunuz Size Kazandırıyor!

Annelutfen, 0-12 yaş arası bebek ve çocuklar, hamileler ve anneler için ihtiyaç duyulan her şeyin kolayca satın alınabileceği bir site. 200’den fazla markanın binlerce ürününü çok uygun fiyatlarla bulabiliyorsunuz.

Şimdi yeni bir kampanya başlatmışlar. Çocuğunuzun “anne lütfen” dediği videoyu çekip www.annelutfen.com’un Facebook sayfasına yolluyorsunuz, hem videonuzu Youtube sayfalarında yayınlıyorlar hem de sitenin yılbaşı mağazasından yapacağınız 50 TL ve üzeri alışverişlerinizde geçerli 15 TL’lik hediye çeki kazanıyorsunuz.


Kampanya hakkında detaylı bilgiye www.facebook.com/annelutfencom ve www.twitter.com/Annelutfen linklerinden ulaşabilirsiniz.

Son gün 1 Ocak 2012… Kaçırmayın derim.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

8 Aralık 2011 Perşembe

Hamur Kabartmalı Anahtarlık-Faturalık ve Yapım Aşamaları

Başka bir adı var mı bilmiyorum ama, ben onlara anahtarlık faturalık diyorum. Daha önce kendime yaptığım bu objeden, bu sefer de annem ve kayınvalidem için yaptım. Daha önce yaptığımı görmek isterseniz buradan buyrun :)
Aslında bunları yapalı aylar oldu. Ama yayınlamak bu güne kısmetmiş. Annemin doğum günü için yapmıştım. Benimkini görünce çok beğenmiş ve böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu söylemişti. Anneme yapıpta, kayınvalidemi ayırmak olmazdı. Ben de iki tane hazırladım :) Annemin Samsun'a dönmesine bir kaç gün kaldığı için acele acele yapıp bitirdim.
Şimdi yapım aşamalarına geçelim. En sıkıldığım, çabuk bitmesini istediğim kısım, zemin boyaması... İşte bu aşamayı hızlandırmak için için sprey boyayla boyadım. Zaten zaman da kısıtlıydı, böylesi daha çabuk oldu :) Tembel işi yani :)
Bir pratik bilgi de sıkıştırayım araya :) Sprey boya yapacağınız zaman, karton bir kutuyu kesip, boyama alanı oluşturabilirsiniz. Böylece hem etraf kirlenmez, hem de boya yaparken rüzgar ve tozdan etkilenmezsiniz. 
Ben kurumaya bıraktığım zaman, kutunun diğer kısmını da kaldırıyorum. Böylece boyadığım objenin başına bir kaza gelmesini engelliyorum. Hele etrafta meraklı gözler varsa...
"Anne, beni de beyaza boyasanaaa" :)
Boyama işlemi bittikten sonra, tüm çevresine stencil şablon yardımıyla desen çalıştım. Obje küçük olduğu için ve fazla karışık görünmemesi için, beyazın üzerine krem rengiyle desenlerimi oluşturdum. Fotoğraflarda fazla belli olmasa da, sade ama hoş bir görüntü meydana geldi.
Sıra geldi resimleri yapıştırma işlemine. Resimleri düzgünce kesip, dekupaj tutkalıyla yapıştırdım. Hamurla kabartacağım yerleri belirleyip, başka bir resimden o kısımları kestim. Merdaneyle açtığım hamurun üzerine resimleri dekupaj tutkalıyla yapıştırıp, merdaneyle üzerinden geçip iyice yapışmasını sağladım. Sonra da kretuvar (ince uçlu maket bıçağı) yardımıyla, kenarlarından düzgünce kestim. Kestiğim parçaları, yine dekupaj tutkalıyla resmin üzerine yapıştırdım. Hamurları yapıştırma işlemi bitince, tüm kabartmaların ve zemindeki dekupaj kağıdının üzerine, iki kat dekupaj tutkalı sürüp, kağıtları verniğe karşı korumaya aldım.
Böylece süsleme işlemini tamamlamış oldum. En son olarak da, su bazlı vernikle 3-4 kat vernikledim.
Kayınvalidemin anahtarlığı...
Bu da anneciğimin anahtarlığı. Aslında annem özellikle faturalık kısmının işlevini daha çok sevdi. Çoktan yerine astı ve çok severek kullandığını söyledi.

Her seferinde yapım aşamalarını fotoğraflamaya ve anlatmaya çalışıyorum. Çünkü, maille, Facebook hesabımdan ve yorumlarla bu konuda bilgi almak istiyorlar. Ben de naçizane, öğrenmek isteyenlere faydam dokunsun istiyorum. Umarım sıkılmıyorsunuzdur... 

1 Aralık 2011 Perşembe

Gerçek Dostluk



Ülkenin birinde iki gerçek dost yaşarmış. Birinin malı, ötekinin malı gibiymiş. Anlaşılan o ülkede dostluk, bambaşkaymış...

Bir gece ülkede herkes dalmış derin uykulara. Orada güneş battı mı, fırsat bu fırsat der, uykunun tadını çıkarırmış millet.

Gece yarısı bizim dostlardan biri, fırlamış yatağından, koşmuş doğru dostunun evine. Uyandırmış hizmetçileri tatlı uykularından... Dostu, yukarıdan duymuş sesini. Hemen kaptığı gibi kılıcını, kesesini, koşmuş dostunun yanına...

"Hayrola!" demiş, merak içinde, soluk soluğa...
"Sen, kolay kolay uyandırmazsın kimseyi, uykuyu da seversin üstelik.
Kumarda kaybettiysen; al şu keseyi.
Evini bastılarsa; işte buradayız ben ve kılıcım.
Haydi gidip haklarından gelelim.

"Yok canım." demiş dostu... "Ne o, ne de bu.
Rüyamda biraz düşünceli gördüm seni...
Sakın başı dertte olmasın deyip koştum.
Kusura bakma dostum!"

Gerçek bir dostu olmak ne güzel bir şey!
Derdini açmanı beklemez bile...
Kendi bulup söylemek ister, belki sen çekinirsin diye.
Sevdiği insanın üstüne titrer, bir düşten, bir hiçten nem kapar.


Benim çok değerli gerçek dostumun, Dilek'imin bana gönderdiği bu hoş yazıyı sizlerle paylaşmak ve blogumda da arşivlenmesini istedim. Tam olarak hatırlamasamda 25. yıla yaklaştı arkadaşlığımız. Şimdi başka başka şehirlerde yaşasak da, kalplerimiz hep birlikte...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...