Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

24 Nisan 2012 Salı

Yeni Bir Yaşama Başlamanın En İyi Yolları Hürriyet Emlak Gazetesi'nde!

Konu gayrimenkul olduğunda nerden başlayacağınızı bilemiyorsanız, artık tüm sorunlarınızı yanıtlayacak bir kaynağınız var.

Konut projelerinden yatırım fırsatlarına, kentsel dönüşüm planlarından konut kredilerine kadar emlak sektörüyle ilgili bilmek istediğiniz herşey her Pazar yeni Hürriyet Emlak Gazetesi Yeni Bir Yaşamda...

Haftanın son günü, YENİ BİR YAŞAM’ın ilk günü.


Bir bumads advertorial içeriğidir. 

17 Nisan 2012 Salı

Çanta Kurtarmaca ve Bizden Haberler

 Bu çanta nereden geldi evimize hatırlamıyorum :) Geçen hafta kızım okul gezisine gidecekti. Evdeki onca çanta içinden bunu seçti. İçine suyunu, atıştırmalıkları ve yedek kıyafetini koyacaktık. Çantanın üzeri de lekeli. Ne yaptıysam çıkmadı. Ama Lara tutturdu illa ki bu çantayla gidecekmiş :) 
Bir gün önceden ne giyecek, hangi çantayla gidecek hepsini hazırladı. Benim gözüm hala üzerindeki lekelerde tabii...
Sonra aklıma geçenlerde aldığım tekstil kalemleri geldi. Önce görünmeyen bir yerinde deneme yaptım. Biraz dağılma oldu. Bu tarz bir kumaşa olmayacağını biliyordum ama yine de düşündüğüm kadar çok bir dağılma olmadı. Pamuklu kumaşlarda daha iyi sonuç alacağıma eminim. 
Gelişi güzel bir kaç çiçek ve çimenlerle, çantanın lekeli kısımlarını kapattım :) Kızım istediği çantayla gitmiş oldu. Ben de günü kurtarmış oldum. İstediği çantayla gidemeseydi, veya istediği kıyafeti giydirmeseydim, kendini çok kötü hissedecekti... Bazen onun istediğinin dışında şeyler giydirdiğimde, mesela eşofman veya bol kıyafetler, "anne sünepe gibi oldum" der ve suratı asılır. Sonuçta da kazanır :)

Bizden haberlere gelince,
Hafta sonu annem, kardeşim, eşi ve yeğenlerim bizde kaldılar. Sabah oğluma ekmek almasını söyledim. Biz çocukken hiç itiraz etmeden giderdik. Şimdiki çocuklar mı böyle, benim çocuklarım mı böyle bilemiyorum. Çok üşengeçler...
Volkan da,"Lara gitsin" dedi.  Neyse, Lara ve Yade birlikte hoplaya zıplaya bakkala doğru gittiler. Bu arada ben kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken, Yasemin (Yade'nin annesi) pencerede arkalarından bakıyordu. Ekmeği almış dönerlerken Yade, yerde yatan üç köpeği görüp durmuş. Eğilip onlara bakmasıyla birlikte, üç köpek birden yeğenime saldırmışlar. Ben Yasemin'in çığlıklarıyla pencereye koştuğumda, Yade koşarak eve doğru geliyordu. Eve geldiğinde korkusu yüzünden okunuyordu. Zavallı kızım benim, çok korkmuş, hatta şok olmuştu... Hemen "köpek seni ısırdı mı?" diye sorduk. Evet ısırmıştı... Isırılan yere baktık, kot pantolona rağmen, bacağına dişini geçirmeyi başarmış. Kan yoktu ama mosmor olmuştu. Biz panikten ilk müdahale olan, sabunla yıkamayı atlayıp, hemen hastaneye götürdük. Bu arada da belediyeye haber verdik. Bir süre sonra geldiler. Köpekler hala oradaydı. İki tanesinin kulağı etiketli, birinin değildi. Telefonda bana, çocuğu hangi köpeğin ısırdığını sordular. "O panikle görebilmiş midir, bilmiyorum" dememe rağmen, mutlaka öğrenmek istediler. Hepsini alamazlarmış, ısıran hangisiyse sadece onu alabilirlermiş... Mecburen, biraz da atarak, kahverengi olanın ısırmış olabileceğini söyledik. Daha doğrusu Yade öyle söyledi. Ne kadar doğru, bilemiyoruz.
Pencereden de, onları izlemeye devam ettik. Sinir içinde nasıl yakalayamadıklarını izledik annemle. Araçtan inmeden, arabanın altında yatan köpeğe, yakalama sopasını (adını bilmiyorum, hani şu ucundaki halkayı kafasına geçirdikleri alet) uzattılar. Sanki hayvan da aptaldı, ona sopa uzatılınca öylece duracaktı...
Veteriner hanımın da içinde bulunduğu araçla, sokaklar arasında tur atmaya başladılar. Ben pencereden köpeğin onları atlatıp başka sokağa girdiğini görebiliyordum. Daha ne kadar aradılar bilmiyorum ama Pazartesi sabah o köpekleri yine evimin karşısında yatarlarken gördüm.
Buradaki amaç köpeğe zarar vermek değil, fakat ısıran bir köpeğin 10 gün kontrol altında tutulması gerekiyor. Bu bir önlem. Yade 5 kez kuduz aşısı olacak. Eğer köpek sağlıklıysa, 3 doz da yeterli olacaktı.
Bizden ısrarla raporları almaları gerektiğini söyleyen görevliler, yakalayamadıkları için sanırım, bir daha ne aradılar ne sordular...
Yade'nin yaşadığı travma, annesinin yaşadığı şok, evlerine döndüklerinde ikisinin de kendilerini sıktıklarından dolayı,  ağlama kriziyle son bulmuş... 
Çocuklarımız hayvanları çok seviyorlar, sevsinler de zaten. Ama bu başı boş hayvanlar beni hem üzüyor, hem de korkutuyor. Deli gibi köpek almak isteyen Yade, artık balık almak istiyor :)

Çok uzun yazdım çok :) Şu anda evde banyo tadilatı var. Usta gidiyor, benim de biraz ortalığı temizlemem lazım. Off! 
Hoşça kalın şimdilik...

Not: Kontrol etmeden yayınlıyorum, anlaşılır yazmışımdır umarım :)

13 Nisan 2012 Cuma

Hediyelerim Geldi:)


 Aslında ben hediye çekilişlerine katılma konusunda tereddütlüydüm. Ama bir, iki derken, ne kadar keyifli olduğunu anlayınca da, şimdi çekiliş düzenleyen arkadaşlarımın çekilişlerine katılmaktan çok hoşlanıyorum. Tabii, şu şart şurt işini abartanların sayfasından hemen uzaklaşıyorum. Bir de parmağını sallaya sallaya, yapmazsan şöyle olur, böyle olur diyenler var ki, ne kadar itici geldiğini tahmin edersiniz...
Hediyelerimin güzelliğinden bahsedecektim, biraz konuyu dağıttım sanırım :)

 Bu güzel çerçevenin içindeki Kokeshi Bebekleri sevgili Atölye Nott'un düzenlediği çekilişte kazandım. Fotoğraftakinden çok daha güzel inanın. Evdeki diğer bireyler de çok beğendiler... Gözümün önünde duruyor şimdi :)
 Zarif arkadaşım, bir de bu iğne oyası küpeleri göndermiş bana. Benim için ne kadar değerli bilemezsiniz...
Çok teşekkür ederim canım. Hem hediyelerin, hem de güzel notun için...
 Efendim, şanslıyım bu günlerde :) Bu mis kokulu parfümü de, Sevgili Eylül Bahçesi'nin düzenlediği çekilişten kazandım. Kendisiyle yazışırken, bana bilet almamı tavsiye etti. Ama beni bu anlamlı hediyeler de çok mutlu ediyor... Hem şansımı da korkutmayayım, biraz daha benimle kalsın :)
Çok teşekkür ederim Eylül Bahçesi. Kalbini de saklıyorum canım :)

Sırada hangi çekiliş var bakiim :)


9 Nisan 2012 Pazartesi

Biz Yine Toplandık :)


Balon Cafe'nin müdavimlerinden olduk artık. Sanırım İstanbul'da bizi hiç bir yer kabul etmeyecek. Adımız, attığımız kahkahalar gürültücü bloggerlar olarak çıkacak :)
Sol baştan sayarsak, aslında gerek var mı bilmiyorum zaten tanıdınız bizleri.
Nurdan, Emel, Serpil abla, Ben,
Fidoş, Kafiye, Hatice abla, Zeynep,
Özlem, Kübra hoca, Meral abla.
Zeynep'im canım benim...


Bol sohbetli kahvaltıdan sonra, Kübra hanımın atölyesini ziyaret etmek istedik. Aman Allah'ım, şekerci dükkanına düşmüş çocuklar gibi, hepimiz her yere dağıldık, karıştırdık, alış verişler yaptık. 

Yapılanları inceledik, hayran kaldık. Aklımıza takılan soruları sorduk, bilgi aldık. Sevgili Kübra hanım da tüm içtenliği ve zarafetiyle tüm sorularımıza cevap verdi. Bizi çok güzel ağırladılar. 

Bahçede keyif yaptık :)  Meral ablalar trafiğe takıldılar o yüzden yok bu fotoğrafta. Ama ta Sapanca'dan geliyor her seferinde, herkese istedikleri şeyleri getiriyor. Zarif eşine de teşekkür ediyorum buradan bir kez daha.
Nurdan'cım ayakkabılarını kapatmamak için özen gösterdim bak :) Güle güle kullan tekrar...
 
Tekrarı olacak yine, çünkü biz birbirimizi gerçekten özler olduk artık...

Not: Bende olmayan fotoğrafları arkadaşlarımdan kopyaladım, düzenleyip tekrar yayınladım. Ohh, iyi yaptım :) Yeni fotoğraflar eklenince, ben de buraya kopyalayacağım kesin :)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Üfleme Çiçeği

 Kızımın tabiriyle bu bir "Üfleme Çiçeği" :) Asıl adı Karahindiba.  Burada faydalarından falan bahsetmeyeceğim. Bizi ilgilendiren kısmı güzelliği ve eğlenceli oluşu. Papatyalar gibi Üfleme Çiçekleri de baharın müjdecisi. Biz de kızımla bulduğumuz bir kaç tanesini üfledik, birini de eve getirdik :) Çünkü görüntüsünü çok sevdik...
 Bu günlerde her şey çok güzel gidiyor. Güzel sürprizler gelişiyor...

Herkese mutlu pazarlar dilerim...

2 Nisan 2012 Pazartesi

Ailece Tatilin Keyfi Sony Projeksiyonlu Handycam'le Çıkar!

Projeksiyon özelliği sayesinde Sony Handycam; ailece geçirdiğiniz o değerli anları, istediğiniz yerde tekrar tekrar izleyebileceğiniz ölümsüz anılara dönüştürüyor!

Ailece gidilen tatillerde, anılarımızı kaydetmek ve sevdiklerimizle paylaşmak için mutlaka yanımızda bir kamera götürürüz. Peki bu kamera aynı zamanda kaydettiğimiz videoları duvara yansıtabilseydi? Videoları sevdiklerimizle birlikte geniş bir alanda izlemek için bilgisayar veya televizyona muhtaç olmasaydık? Üstelik onları dilediğimiz zaman dilediğimiz yerde izleyebilseydik? Sony’nin yeni projeksiyonlu kamerası ile tüm bunlar artık mümkün!

Projeksiyon özelliğine sahip olan Sony Handycam, içindeki videoları istediğiniz yüzeye yansıtmanızı ve dilediğiniz an izlemenizi sağlıyor. Böylece hem ailenizle beraber yaşadığınız o değerli anları ölümsüzleştirebiliyor hem de onları sevdiklerinize de izleterek paylaşabiliyorsunuz. Artık anılarınız her zaman ve her yerde sizinle!

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...