Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

31 Aralık 2012 Pazartesi

Gelsin 2013 :)

 2012 benim için çok güzel geçti. Şükredebileceğim bir sürü şey yaşadım. 2013'ün de kendim ve sizin için bol şükür edebileceğiniz bir yıl olmasını dilerim...
Mutlu yıllar :)

25 Aralık 2012 Salı

Kelebekli Mandallar


Çok severek çalışıyorum bu tahta mandallarla... Aslında uğraştığım bütün hobilerimi severek yapıyorum. Ama mandallarımın yeri benim için ayrı... Daha önce de mandallarla çalışmıştım Hatırlamak için tık tık :) Facebook'tan bir arkadaşım ne zaman bu mandallardan görse, aklına benim geldiğimi söyledi :) Ben de bir sonraki postum yine mandal olsun o zaman dedim... 

Bu sefer değişiklik olsun diye, mandalları renkli olarak da çalıştım. Kırmızı ve mavi... 

Renkliler de güzel ama benim her daim favorim beyazlar :)

Fotoğraf çekmeye doyamadım, her hallerini çektim. Bu asker gibi dizilmiş halleri :)
Mandalları koymak için bir şey aradım. Gözüme artık kullanmadığım ekmekliğim ilişti. Ben de hemen onu da beyaza boyayıp, gözüme daha güzel görünmesini sağladım :)
Orta kısmına da peçete aplike ettim.
Bu da derli toplu ama karışık halleri :)

Bu da buzdolabı üzerindeki halleri :)
Daha bir çok şekle bürünür bu mandallar benim elimde, çok fikrim var çoook :)
İşte böyle...
Şimdilik hoşça kalın :)


17 Aralık 2012 Pazartesi

Dekoratif Hamur Kabartmalı Kutular


Herkese merhaba :)
Dekoratif kutular dedim başlıkta ama sadece dekor olarak değil, çok amaçlı kullanılabilecek kutular bunlar. Takılar için kullanılabilir, banyoda pamuk veya tokalar için de kullanılabilir. Ya da yeni yıl yaklaşırken, içine çikolata konulup hediye de edilebilir. Ki bana gelse çok mutlu olurdum :)
Yapım aşamalarını da kısaca anlatmak istiyorum. Mdf kutuları önce güzelce zımparaladım. Sonra kahverengi boyanın içine biraz da siyah renk boya katarak acı kahve tonu elde ettim. Elde ettiğim bu renkle içini, dışını 2-3 kat boyadım. Sonra uygun dekupaj kağıtlarını seçtim. Bu iki kutuda birbirine yakışan üç farklı dekupaj kağıdı kullandım. Dekupaj kağıtlarını objeye uygun şekilde kestikten sonra, dekupaj tutkalıyla yapıştırdım. Hava kabarcığı kalmamasına dikkat ettim. Sonra resmin üzerine yine dekupaj tutkalı sürerek, resmi korumaya aldım. 
Üzerindeki gülü de hamurla kabartarak boyut kazandırdım. Gülün kıvrımlarının belli olması için, gülün üzerindeki yaprak çizgilerinin üzerinden yuvarlak uçlu bir cisimle geçtim. Fırça arkası veya kurşun kalem olabilir.
Daha sonra resimlere yağlı boya eskitme uyguladım. Yağlı boya eskitmeyi ilk defa denedim. Çok beğendiğim bir teknik olmasına rağmen, yaptığım işi berbat ederim diye cesaret edemiyordum. Fakat eskitme uygulanan objenin havası bir anda değişiyor. Yukarıdaki kolajda eskitme yapılmamış hali ve yapıldıktan sonraki hali arasındaki farkı görebilirsiniz.
Yağlı boya eskitme işlemini "Burnt Umber" rengi ile yaptım. Yağlı boyayı kuru bir kıl fırçaya çok az miktarda  aldıktan sonra, peçeteye biraz silip, stencil yapar gibi vura vura dağıttım. Kenardan başlayıp, içe doğru hafifçe eskittim. Bu işlemi, hem üstüne, hem de yan yüzlere uyguladım. 

En son olarak da, yağlı boyanın iyice kurumasını bekledikten sonra, sprey vernikle hem içini hem dışını vernikledim.
 
İlk yağlı boya eskitme denememi de böylece yapmış oldum... Daha güzel sonuçlar almak için biraz daha elimin alışması gerekiyor. Yağlı boya eskitmenin tamamlayıcı bir işlem olduğunu düşünüyorum. Özellikle uygun renkli objelere yapıldığında, mükemmel sonuçlar çıkıyor.
Şimdilik benden bu kadar... Yeni bir çalışmayla tekrar görüşmek üzere...
Herkese mutlu bir hafta dilerim.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Toplama Kapı Çelengi

Her zaman söylüyorum, dal, yaprak, taş gibi doğal malzemelerle çalışmayı çok seviyorum... Bu sefer de yine dallarla yapılmış bir çalışmamla karşınızdayım. Aslında yapalı epey oldu fakat yayınlanmak için arşivde, benim keyfimin gelmesini bekliyordu. Blogumu ihmal ediyorum bu aralar farkındayım ama düzelecek inşallah.

Bu çelenklerin çıkış macerası da ilginç oldu. Başka birşey yapmayı planlarken, ortaya bunlar çıkıverdi :) Aklımdaki bir fikir için dal parçasına ihtiyacım vardı. Bu arada komşumuzun asma ağacını budayıp, çıkan dalları attığını gördüm. Hemen oğluma "Bana o dallardan bir iki parça getirir misin?" dedim. Oğlum kapıya geldiğinde büyük bir şok yaşadım. Dalları kıramadığı ve birbirinden ayıramadığı için, kocaman birbirine girmiş bir desteyi eve getirdi. Dalları balkona koyduk ama baktım, bunlar benim istediğim gibi, sert dallar değiller. E eve kadar da getirmiş oğluşum, benim de hemen fikrim geldi :) Evirdim çevirdim, uzun dalları birbirine dolaya dolaya, bu çelenkleri elde ettim.

Sonra sıra geldi süsleme işine... Arnavutköy Şenliği için hazırlık yaparken, son anda bu çelenkler aklıma geldi. Hemen aldım önüme, neler yapabilirim diye düşünmeye başladım. Açıkçası, fazla da vaktim yoktu. Altı tane çelengim vardı ama üç tanesini hazırlayabildim...
 
 Aklıma daha önceleri artan iplerle ördüğüm çiçekler geldi. Rengarenk örmüşüm bu çiçeklerden. Ne iyi de yapmışım :) Sevdim o anda kendimi :) 
 

Sonra, biraz dantel, biraz doğal rafya, biraz pitikareli kumaş (doğrusu pötikare ama ben pitikare demeyi seviyorum :)) derken, bakıyorum birşeyler daha eksik. Hadi biraz da kelebek ekleyeyim diyorum. Teli orta kısmına gerip, kelebekleri üzerine yapıştırıyorum. Sonra artan hamurlarım gözüme ilişiyor, onlardan minik kalpler yapıp, bir köşesini kürdanla delerek kurutuyorum. Kuruduktan sonra da kırmızıya boyayıp, rafyaların ucuna asıyorum. 

Sonra karşısına geçip bakıyorum. Tek tek seviyorum onları. Çünkü ortaya çıkan, oradan buradan toplayıp oluşturduğum kapı çelenklerimi çok beğeniyorum... 

Şimdi iki tanesi çok sevdiğim iki kişinin evinin kapısını süslüyor. Bir tanesi de hala bende, ama yakında o da gider elimden sanıyorum. 
Asmaların budanma zamanı ne zamandı acaba? Komşuyu gözetlemem lazım :) 


27 Kasım 2012 Salı

Güllü Çerçeve


İkea çerçeveleri evirip çevirip değiştirmeyi seviyorum. Galiba İkea, ham halde satılan bu çerçeveleri zaten biz değiştirelim diye üretiyor :)

Bu sefer de böyle romantik bir hale büründü bu çerçeveler.

Beyaz renge boyadıktan sonra, çok zarif bulduğum ama boyutları bakımından fazla büyütemeyeceğim bu pembe gül demeti resmini kullanmayı istedim. Zaten başka bir yerde de kullanamayacaktım... Dekoratif mühürle baskı yaptıktan sonra, çerçevenin süslemesi bitti. En son olarak da sprey vernikle iki üç kat vernikledim. 

Yaptığım diğer çerçeveleri görmek isterseniz, buyurun efendim...

20 Kasım 2012 Salı

Oyun Odasını Hazırlayın!

xbox

Xbox, çok yakında Türkçe olarak Türkiye’de satılmaya başlanacak. Hem de sadece önyüzde değil, tüm içerik, servis ve oyunların satın alınabildiği Xbox Mağaza’sında da Türkçe dil seçeneğini destekliyor. Benden söylemesi: Hemen küçük odanızın dekorasyonuna el atın ve şöyle afilli bir oyun odası tasarlayın.

Öncelikle güzel, orta boy bir LCD TV edinin. Çünkü Xbox 1080 p yani Full HD görüntü kalitesi desteği veriyor. Bu da oyunları daha gerçekçi oynamanızı sağlıyor.

Televizyonun karşısındaki koltuğu çok büyük seçmeyin. Xbox Kinect oynarken oldukça geniş bir alana ihtiyacınız olabilir. Sadece vücut hareketlerinizle oynama imkanı sunan bu teknoloji oldukça fazla efor sarf edeceksiniz.

Benden sevimli bir uyarı size: Evinizden hiç çıkmak istemeyeceksiniz...

Detaylı bilgi için; http://www.xbox.com.tr

Bir bumads advertorial içeriğidir.

10 Kasım 2012 Cumartesi

6 Kasım 2012 Salı

Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!

Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.

Atadan kalma tohumlarımız;

* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır

Ancak bugün Anadolu’ya özgü yerel tohum çeşitliliğimiz yok oluyor. Tek seferlik, ticari tohumların egemenliği nedeniyle gıdamızın ve geleceğimizin güvencesi yerli tohumların nesli tehlike altında! Yeryüzünde zengin çeşitlilikteki yaşamı sürdürebilmek, atalık tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamıza bağlı.

TOHUM TAKAS AĞI, yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımızın korunup yaygınlaşmasını amaçlıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,

* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;
* Bu toprakların yüzlerce yıllık bereketinin, lezzetinin, besin zenginliğinin ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sağlam patikalar oluşturacaksınız.






Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...

Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

EFT/havale yoluyla bağış yapmak istiyorsanız:
Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40

www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

29 Ekim 2012 Pazartesi

Bond, Sony ile İstihbarat Topluyor!


23. macerasına çıkan James Bond’un yeni filmi “Skyfall”, 2 Kasım’da vizyona giriyor. Bu sefer MI6 saldırı altında ve James Bond hem arkadaşlarını korumak, hem de M’e olan sadakatini kanıtlamak zorunda. Sen de gerçek bir Bond hayranıysan, Sony’nin sürükleyici sosyal medya oyunu “AjanS” bir hayli ilgini çekecek.

Sony, “Skyfall” lansmanı ile birlikte geçenlerde açıkladığı sosyal medya oyununun ilk görevini dün verdi. Bond’un zihni sinir alet edevatları olmadan sıkıntıya düşeceğini düşünen Sony, “4 ekran ile Bond’a yardım et” görevini açıkladı. Q’nun verdiği görevde 4 ekran olarak TV – Tablet – Akıllı Telefon ve Laptop düşünülmüş. Bu 4 ekranın nasıl kullanılacağı da kullanıcılara bırakılıyor.

Q’nun sorusu ise şu şekilde:

“Eğer sen olsan, bu 4 ekrandan hangisini seçerdin ve o ekrana hangi özelliği eklerdin?”

Sen de bir ekran seç, farklı ve Bond’un işine yarayacak bir özelliği Twitter’da #M1benyaptım hashtag’i ekleyerek paylaş. En çok retweet edilen ve Sony jurisi tarafından seçilen fikirlerin sahipleri, Bond’un güvendiği Sony Xperia Tablet S, Gala Gecesi davetiyesi ve Bond 50. Yıl Blu-ray seti kazanacak.

Bakalım gerçekten Bond’a yardımcı olabilecek zihni sinir bir yanın var mı?

Yeni görevleri öğrenmek için, #AjanS hashtag’ini takibe devam et.

https://www.facebook.com/SonyTR
https://twitter.com/Sony_Turkiye #AjanS #M1benyaptım

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Nice Yıllara Cumhuriyetim...

...

24 Ekim 2012 Çarşamba

Bayramda Samsun'da...


                                             Samsun'dan herkese mutlu bayramlar, sevgiler...


23 Ekim 2012 Salı

Evinize Pespembe Bir Çamaşır Makinesi Çok Yakışacak!

Çamaşır yıkamak hiç bu kadar ‘renkli’ olmamıştı! Pespembe bir çamaşır makinesi ile evinize renk katmak ister misiniz? Vanish pembesi artık sadece kutusunda değil, ödül olarak verdiği çamaşır makinesiyle de yanınızda olsun istiyorsanız; işe bu videoyu izleyerek başlayabilirsiniz!

 Vanish’in parodi tadındaki bu eğlenceli videosunda, birbirini çekemeyen dünürlerin komik atışmalarına yer veriliyor. İğneleyici laflarla birbirlerine göndermeler yapan, kıskanç mimikleri ve oyunculuğuyla beni hayrete düşüren bu iki dünürü sizin de izlemenizi tavsiye ediyorum.

Bu video ile bağlantılı bir aplikasyon da Vanish’in Facebook hayran sayfasında yer alıyor. İşte bu aplikasyon sayesinde hem bahsettiğim çamaşır makinesini kazanabilir, hem de ileride nasıl bir dünür olacağınızı öğrenebilirsiniz. Arçelik In Love serisinden bu özel çamaşır makinesi ile evinize modern bir yaklaşım getirmek için http://bit.ly/omurbiterdunurgitmez adresine!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

12 Ekim 2012 Cuma

Geç Oldu Ama...

Nerede kalmıştık?
Epey zamandır ne yeni yazı ekliyorum ne de blogları doğru dürüst dolaşabiliyorum. Oysa en sevdiğim zamanlardan biri de bir blogdan diğerine atlayıp, yorum yazmak...
Tatilimizden bahsedeyim biraz. Bu yaz Dalaman'a gittik. Yine kardeşim ve ailesiyle bir ev kiraladık. Kendi özel havuzu olan bir evdi bu. Çok rahat ettik ve çok eğlendik. Gece dahi havuza girme şansı bulduk. Hatta okeyde yenilen kardeşim ve eşine, kıyafetleriyle havuza girme cezası verdik :) Fikir tabii ki kardeşimin eşi Yasemin'den çıkmıştı ama havuza giren yine kendisi oldu. Kardeşim de onu yalnız bırakmadı. Gerçi, ceza mı oldu , ödül mü? Orası tartışılır... Bir hafta sonra onlar uçakla döndüler, biz iki gün daha uzattık tatilimizi.

Her sene değişik yerlere gitmeye çalışıyoruz. Ama bu sene gittiğimiz Secret Valley (Gizli Vadi), kafa dinlemek istiyorsanız, şiddetle tavsiye edeceğim şahane bir yer. Evler çok güzel ve çok temiz. Çalışanlar ilgili ve güler yüzlü. Doğasını ise anlatmaya kelimeler yetmez...
Yine de fotoğraflarla biraz da olsa aktarmaya çalışayım. O kadar çok fotoğraf vardı ki, sanırım bu yazıyı hazırlamak da bu yüzden biraz gecikti :)

Vadiye tepeden bakış...
İşte o ev bu ev :)
Restoran kısmı çok ilginç dizayn edilmiş. Ağaçların arasına kuş evi şeklinde masalar yapılmış. Çok hoş görünüyordu.
Kuş evinden aşağıya bakış...
Oralara kadar gitmişken, çevre ilçeleri de gezelim dedik. Dalyan, Göcek ve Fethiye'ye gittik. Caretta Caretta'ları gördük. Koyları gezdik. Eşim yamaç paraşütü yaptı. Aslında ben de yapacaktım ama, çocukların yanında birinin kalması gerekiyordu. Fethiye'de de bir gece kaldıktan sonra, arabamızla keyifli bir yolculuk yaparak evimize döndük.
Çok yorulmuşuz ama :)
Bu köprü öyle hoşuma gitti ki, durmak için vaktimiz olsa, çeşit çeşit fotoğraflar çekebilirdim. Yeşilliğin içinde bembeyaz bir köprü...
 Gizli Vadi de bir de kanyon var. Biz de bu fırsatı kaçırmadık ve kanyonda tekne turu yaptık. Muhteşem bir güzellik. Ayrıca, çamur banyosu da yaptık :) Sonra konaklama yerinde zaman geçirdik. Bizimkiler yine balık tutma girişiminde bulunsalar da başarılı olamadılar :)
Renklerin güzelliği ruhumuzu dinlendirdi...

 Taş taş üstüne de koymadık demeyiz artık :)
 İz Tuzu plajına giderken...
 İz Tuzu plajı çok güzeldi. Denizi de muhteşemdi...
 Hasta bir Caretta Caretta bu tankın içinde tedaviye alınmış.
 İz Tuzu plajından dönerken uğradığımız restoran, adeta bir hayvanat bahçesi gibiydi. Keçiler, tavuk ve horozlar, tavus kuşu, köpekler, kazlar, ördekler ve tabii olmazsa olmaz arılar ve akşam da sivri sinekler... Çocuklar elleriyle su kaplumbağalarını bile beslediler.
 Sivri sineklerin sebebi, sazlarla kaplı bir gölün kenarında olması.
Su bisikletiyle gezi de yaptık, manzara ve sessizlik çok güzeldi.
 Göcek'e de gittik. Tabii Oniki Adalar'ı gezmeden olmazdı. 
 Yamaç paraşütü yapan çok kişi vardı. Eşim de denedi, bir sonraki sefere sıra bende :)
 Fethiye'de kaldığımız otelde yakaladığım bir kare. Serçeler çok şirindi.
 Fethiye Ölü Deniz. Ama ben pek beğenmedim. Çok kirliydi. En güzel zamanları Mayıs ve Eylül aylarında oluyormuş...
 Su altı kamerasını kullanarak da epey eğlendiler :)
Tatil hakkında anlatacak daha çok anı var aslında ama üzerinden epey zaman geçince anlatması da zor oluyormuş. Neyse, kısaca böyle geçti işte tatilimiz ve çok güzeldi...

"Derken okul hazırlıkları başladı. Kıyafetler, okul malzemeleri ve on-yüz-bin tane kitap defter kapladıktan sonra, nihayet herşey rayına oturdu ve ben de artık yazabiliyorum." Demişim en son ama bu yazıyı taslak olarak hazırladıktan sonra, neredeyse bir ay geçmiş üzerinden. Araya hastalık falan da girince, ancak tamamlayabildim yazımı. Özledim sizleri, artık buralardayım...

Not:Beğenmedim ben bu yazımı, karışık oldu sanki. Ben böyle yapmazdım ama yeniden düzenlemeye de çok üşeniyorum :( Kusura bakmayın...
Sevgiler.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...