Hani geçenlerde Eylül'e
kapı süsü yapmıştım ya, hafta sonu kuzenimin görevli olduğu Kırklareli'ne onları ziyarete giderken hemen bu tütü ve saç bandını da yapıverdim. Hazır aldığım hediyelerin yanında kendi yaptıklarımı hediye etmeyi de çok seviyorum. Aslında bebişin üzerinde de fotoğraflayacaktım ama biz çıkarken o uyuyordu.
Yapılışı çok basit fakat yine de fotoğrafladım sizin için :)
Önce geniş lastiği belinin ölçüsüne göre kestim ve iki ucunu birleştirip diktim. Daha sonra tülden kestiğim şeritleri, yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, ilmek yöntemiyle lastiğe bağladım.
Lastik gergin dursun ve açılınca aralarda boşluk kalmasın diye, lastiği bir taburenin ayaklarına geçirdim. Bu tabureyi de boyamak için IKEA'dan almıştım :) Boyayacağım inşallah...
Sıkıştıra sıkıştıra tüm çevresini bu şekilde tamamladım.
Yine tülden bir çiçek yapıp, lastiğin birleşim yerine diktim.
Keltoş bebişimizin başı da boş kalmasın dedim :) Tülden daireler kestim ve üst üste koydum. Alt kısmını da büzdürerek diktim. Lastik çok beyaz kaldığı için, üzerine, lastiği gerdirerek tülü diktim ki, büzgülü büzgülü dursun. En son olarak da, yaptığım çiçeği üzerine dikip bitirdim.
Kızım küçükken ona böyle birşey yapmamıştım. Şimdi bunun biraz daha büyüğünü, hem yeğenime, hem de kızıma yapacağım. Buz pateni yaparken giyecekler :)
Bu da daha önce örneğini yayınladığım
yelek. Annem bitirmiş ve süslemiş. Bu modeli de çok beğeniyorum.
Fotoğrafların üzerine tıklayıp, büyük hallerinden örneği çıkartabilirsiniz.
Ertesi gün de, Edirne'ye gittik. Selimiye Camii'sini ziyaret ettik.
Lara ve Volkan dua ettiler. Camideki ters laleyi incelediler.
Rivayete göre, caminin yapılacağı arsa üzerinde bir lale bahçesi bulunmaktaydı. Bu arsanın sahibi, başlarda arsasının satılmasını istememiştir. En sonunda,Mimar Sinan'dan camide bir lale motifi olmasını isteyerek arsasını satmıştır. Mimar Sinan da lale motifini ters olarak yapmıştır. Lale motifi bu arsada bir lale bahçesi olduğunu, ters olması ise sahibinin tersliğini temsil etmektedir . (Alıntı
Vikipedi)
Daha sonra Selimiye Vakıf Müzesi'ni gezdik.
Sonra hep birlikte Edirne'nin kapalı çarşısına gittik. Annem ve eşim daha önce görmüşlerdi ama ben ilk kez gittim. Çok hoştu.
Bu sabunlara ise bayıldım. Hepsi ayrı güzeller... İnsanın yiyesi geliyor bunları... Hepsinden almak istedim :)
Bu tombul mankeni de oğlum çekti. Oradaki esnafın marifeti :) Büyük beden manken :)
Saraçlar Caddesi'nde gezdik ve çok beğendik. Edirne'nin ünlü ciğerinden yemeyi de ihmal etmedik. Ne kadar acıktıysak artık, fotoğraf çekmemişiz :)
Meriç Nehri'nin kenarına gittik. Doğanın ortasında çaylarımızı içtik. Hava çok soğuktu ama yine de çok güzel bir hafta sonu geçirdik.
Bloglar tam olarak açılmadı henüz. Ben evden sorunsuz görebiliyorum bütün blogları ama eşim ofisten, benim bloguma bakmak istediğinde, o malum kırmızı yazıyla karşılaşıyormuş... Yeter artık herşey normale dönsün!
Herkese mutlu ve sansürsüz bir hafta diliyorum...