"Öykü
Öykümüz, Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse adlı dört kişi hakkında...
Yapılması gereken önemli bir iş vardı.
Ve Herkes, Birisi'nin bu işi yapacağından emindi.
Gerçi işi Herhangi Biri de yapabilirdi.
Ama Hiç Kimse yapmadı.
Birisi buna çok kızdı...
Çünkü iş Herkes'in işiydi.
Herkes, Herhangi Biri'nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu;
Ama Hiç Kimse, Herkes'in yapamayacağının farkında değildi.
Sonunda Herhangi Biri'nin yapabileceği bir işi,
Hiç Kimse yapmadığı için,
Herkes, Birisi'ni suçladı."
Bu eski bir öyküdür. İlk defa okuduysanız ve anlamadıysanız bu çok normal. Bir kez daha okumak serbest :)
Yanlış hatırlamıyorsam, bunu bana yıllar evvel, kardeşim hediye etmişti. Bana bir şey mi demek istemiş acaba? İlk fırsatta soracağım ona :) Aklıma geldi şimdi, ben nişanlıyken de, bir gelin figürü getirmişti ve "abla bak yüzsüz gelin" demişti. Niye benimle uğraşıyor ki bu çocuk? Onu da daha sonra fotoğraflarım. Çok orijinal bir şey.
Geçenlerde dolabı düzeltirken elime geçti bu öykü. Bazen kendime şaşıyorum. Bu kadar zaman nasıl saklayabildiğime. Fotoğraflar, objeler belki bir kıyafet... Bu huyum, iyi mi kötü mü anlamadım...
Bildiğimiz fayansın üzerine yazılarak yapılmış ve arkasına asmak için bir parça yapıştırılmış. Hepsi bu.
Kırmayacaklarını bilsem bizim veletlerin odasına asacağım bu fayansdan panoyu. Çünkü verilen görevleri birbirlerinin üzerine yıkmakta, çok başarılılar. Ama kesin başına bir şey gelir. Bu kadar yıl saklamışken, bir topun gelip, onu parçalara bölmesini istemem doğrusu. Bu yüzden bundan sonraki günlerini, vitrinimin içinde geçirecek.
Biz bundan örnek alarak daha neler yaparız neler... Bodruma attığımız eski fayansları eve çıkarayım da eşimi daha da çıldırtayım :)
Herkese mutlu pazarlar, iyi haftalar...