Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Pratik Bilgiler - 4

Benim uyguladığım ve aklımda kalan bazı pratik bilgileri daha sizinle paylaşıyorum. Umarım içinde işinize yarayan bilgiler bulursunuz.
  • Küçülen sabunları, beyaz çamaşırlarla birlikte makineye atın. Sabunları değerlendirmiş olursunuz.
  • Renkli kıyafetleri, siyahları özellikle tersini çevirerek yıkayın. Böylece renklerini korumuş olrsunuz.
  • Nevresimleri, ters çevirerek yıkarım ve sonrasında o şekilde kaldırırım ki geçirmesi daha kolay oluyor.
  • Fermuarlı giysilerin fermuarlarını mutlaka kapatın ki diğer çamaşırları yıpratmasın.
  • Hassas çamaşırları, tülden dikeceğiniz, ağzı bağlanabilen bir torbaya koyup yıkayabilirsiniz. Aynı yöntemi bebek çamaşırları için de kullanabilirsiniz. Zira çamaşır makinesinin bir yerlerine kaçması muhtemeldir.


  • Çamaşır sonrası, çorapların teklerini aramamak için, çorapların kirlenmeyen konç kısımlarını iç içe sokup yıkarsanız aynı şekilde çıkacaktır. Hatta kuruyan çamaşırları toplarken de aynı işlemi uygulayabilirsiniz.

  • Hazır ütü suyu kullanmıyorsanız, kaynamış su kullanın. Kaynamış sularınızı durulanmış yumuşatıcı kutusunda biriktirirseniz, ütü suyunuz güzel bir koku bırakacaktır.
  • Temizlik yaparken, önce banyo ve tuvaleti deterjanlayıp bırakırsanız, diğer işlerinizi yapana kadar beklettiğinizden, fazla uğraşmadan temizleyebilirsiniz.
  • Buzdolabınızı sildikten sonra, bir de sirke döktüğünüz bezle silerseniz istenmeyen kokuları da engellemiş olursunuz.
  • Eğer kristal taşlı bir avizeye sahipseniz, bunu da altına bir örtü veya gazete serip sonra bütün taşlara camsil sıkarak ve daha sonra tüy bırakmayan bir bezle silerek temizleyebilirsiniz.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.

18 Mayıs 2010 Salı

Yatak Odasının Öncesi ve Sonrası



Bir öncesi ve sonrası çalışması da benden :) Yabancı sitelerde görür, görür de çok beğenirdim böyle çalışmaları. Buyrun bakalım siz beğenecek misiniz?



Bu sene, apartmanımızın dış yalıtımı söküldüğünden, duvarda yer yer rutubet oluşmaya başladı. Baharın gelmesini zor bekledik. Havalar biraz ısınıp rutubetli yerler kuruyunca da hemen harekete geçtik. Hemen yapı markete gittik. "Boya mı duvar kağıdı mı" diye, küçük bir kararsızlıktan sonra, duvar kağıdı yapmaya karar verdik. Aslında annem ve babam Hollanda'da hep kendileri kaplarlardı duvar kağıdını ama ben ve eşim bu işten hiç anlamıyorduk. Oturduk ve bu konuyla ilgili internetteki videoları izledik. Baktık olacak gibi değil, sıvadık kollar ve giriştik işe.



İlk kez duvar kağıdı kapladığımızdan hatalarımız var ama olsun sonuç çok hoşumuza gitti. Üstelik de bu çalışmayı çok uygun fiyata çıkardık. Sadece tek duvarı kapladık. Duvar kağıdı ve yapıştırıcısı, fırça, falçata hepsi 25TL. Emeğimizin değeri yok tabi :) Belki beceremeyiz diye, sepetlerde tek tek kalan duvar kağıdı ruloları arasından seçtik. Ne akıllıyız değil mi? :) Diğer duvarlar da bej rengi olduğundan uyumlu oldu.



Gelelim üzerindeki bu çok emekli yatak örtüsüne. Canım annemin marifeti. Yıllar önce kendi elleriyle örmüş bunu. Yatak örtüsü; motif, sık iğne ve kenarındaki boylu boyunca uzanan kurtçuklardan oluşuyor. Ben ya bir ya iki kere ancak kullanmışımdır. Niye öyle yaptım bilmiyorum. Aslında değerini bilmediğimden değil. Biraz kolaya kaçmak diyelim biz buna.



Aynı örnekten oda takımını da yapmış. Onun rengi biraz daha açık. Şimdi tülüm ve perdem odaya hiç uymuyor. Onlar için de, önümüzdeki günlerde birşeyler düşüneceğim. Belki annem gelir ve diker. Çok şımarığım değil mi annee? :)) Seni seviyorum annem...



Yarın belki okursun bu yazımı. Teşekkür ederim anneciğim. Güzel olmuş mu?

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı

BİR REKLAM

FikriMühim fikrimi almak için yeni bir ürün göndermiş, Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı. Domestos'un diğer ürünlerini kullanıyorum fakat yeni çıkan bu toz leke çıarıcıyı denememiştim. Kutusunun üzerinde, "lekeleri ve bakterileri aynı anda yok etmenin sırları" yazıyordu. Ben de ilk olarak bornozdaki saç boyası lekesi üzerinde denemeye karar verdim. Koyu renk boyalar, saçları kurularken bornozda leke bırakıyor. Önceleri bornozu makineye atmadan önce, boyalı yerini mutlaka bir işleme tabi tutmam gerekiyordu. Beyaz olduğu için, çamaşır suyuna yatırıp o şekilde makineye atıyordum. Bu sefer bütün bu işlemleri yapmadan direk makineye attım ve deterjanın yanında, Domestos Leke Çıkarıcıyı ekledim. Sonuç; bembeyaz, kar gibi, lekesiz bir bornoz çıktı. Ayrıca mikropları yok ettiğini bilmek de bir anne olarak içimi rahatlatıyor. Ürünü çok beğendim ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Domestosun sırrını keşfettim fakat benim saçlarım sarı, peki bornozdaki koyu renk saç boyasının sırrı nedir? :)

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Pis Pati Hain Pati...

Dün ve bugün, kendimi temizliğe verdim. Çoktandır ertelediğim bahar temizliğimi yapıyorum. Öğlen balkona çamaşır asarken, Pati birden bacaklarımın arasından geçip, balkonun kenarına hamle yaptı. Ben daha ne olduğunu anlamadan geri dönüp bir de köşeye doğru koştu ve kaçmaya başladı. İçeriye doğru kaçarken bir saniyeliğine ağzındaki minik serçeyi fark ettim. Hemen elimdekileri fırlatıp, Pati'nin peşinden koştum. Gittiğimde serçeyi bırakmıştı. Amacı onu yemek değil oyun oynamaktı sanırım ama zavallı serçe öyle korkmuştu ki saklanacak yer aradı. Sonra kapının arkasındaki poşetin arkasına saklandı. Hiç sesi çıkmıyordu. Pati sürekli oraya gitmeye çalışıyor, ben ise bir tarafta onu engellemeye çalışırken bir taraftan da "yediğin önünde yemediğin arkanda, kuru mama, yaş mama ne istersen var. Ne istiyorsun zavallı kuştan" diye söyleniyordum. En sonunda Pati'yi dışarı atıp kapıyı kapadım ve serçeyi buldum. Elimde saklayarak mutfağa gittim ve kapıyı kapatmayı da ihmal etmedim. Ben mutfağa girerken saftirik Pati de kapının arkasında kuşu arıyordu :)

Serçeyi bir kabın içine koydum. Damacananın kapağıyla da su verdim. Neden evde damacana kapağı saklıyorum? Çünkü onlarla bu iğnelikleri yapıyorum. Neyse kuşa dönelim. Küçücük kalbi dışarı fırlayacak gibi inip kalkıyordu, çok korkmuştu. Biraz durdu sonra uçmak için çabaladı önce sendeledi sonra çekmecenin kenarına kondu. Ben de uçabildiğinden emin olduğumdan, onu yakalayıp pencerenin önüne geldim. Hemen kaçar zannettim ama yarım dakika kadar parmağımda durdu, etrafına baktı ve öterek uzaklaştı.

İşte hain kedi...

Herkese rezil ettim seni bakalım şimdi ne yapacaksın.


Yalvarma, resimlerini internete verip, herşeyi anlatıp, rezil edeceğim seni.

Bu masum numaraları bırak, birgün kuş avlayacağım diye o balkondan düşeceksin.

Daha önce de bir arı yüzünden fena halde canın yanmıştı. Sinek, arı, kuş hiçbiri kurtulmuyor elinden. Uslu dur biraz...


11 Mayıs 2010 Salı

Cam Vosvos

Bu şirin vosvos bir alışveriş merkezinde sergileniyordu. Hayranlıkla incelemiş, fotoğraflarını çekmiştik. Fakat ben bu güzelliği arşivime kaydedip unutmuşum.

Cam sanatçısı Hafize Uncuoğlu tarafından gerçekleştirilen proje, gerçekten takdire şayan. Bütün yüzey cam taşlarla kaplı. Muhteşem bir görüntü.
Vosvos'un içi sarı deri ve peluş kaplı.



Şu anda nerede sergilendiğini bilmiyorum ama biz, Maslak, Doğuş Power Center'da görmüştük.

"Fotoğrafların üzerine tıklayın"



10 Mayıs 2010 Pazartesi

Toskana Vadisi Panayırındaydık...

Dün kardeşim, eşi, biz, çoluk çocuk, anneler günü için düzenlenen Toskana Vadisi Panayırındaydık. Çok güzel bir gündü. Gerçi biraz rüzgarlıydı, rüzgar da olmasa, daha keyifli olabilirdi ama yine de eğlendik.

Panayırda, ne ararsanız vardı. Yiyecek, içecekler, oyuncaklar, kitaplar, yastıklar, çantalar, takılar, kıyafetler...
Panayırdaki pazarda bazı tanıdık isimler de vardı. Yaptıklarını çok beğendiğim sevgili Bilun'la da tanıştım. Gülen'le konuşmuş ve Bilun'a selamını ileteceğimi söylemiştim. Gülen selam göndermese belki gidip konuşmayacaktım. Böyle şeylerde biraz çekiniyorum nedense :( Ama Bilun o kadar şeker ve o kadar içtendi ki, sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz gibi sarıldık. Bu "sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi" sözünü, blogların tanışma serüvenlerinde okurdum ama şimdi kendim de aynısını yaşadım :) Bilun'un yanından ayrıldıktan sonra Yasemin "daha önceden tanışıyor muydunuz?" diye sordu. Birbirimize öyle sarılmışız :)
Sonra kızdım kendime, biraz daha yanında kalıp sohbet etmediğim için...

Oynanan oyunlardan hediye kuponu kazanılabiliyordu. Bu sayede Lara ve Yade, kitap kazandılar.
Bir çifte de Dubai'de tatil veriliyordu ama biz şansımızı denemdeik bile :(



Çocuklar için çok hoş bir oyun alanı hazırlanmıştı. Sanki anneler günü değilmiş de onların günüymüş gibi geldi bana ama neyse :)

Oğlum rodeonun üzerinde otuz saniye kalabildi :) Dayısı da otuz saniyeden fazla kaldı ama düşüşünü görmek lazımdı. E görün o zaman...


Bu düşüşden sonra el yapımı şarap kazandı:)

Yade ve Lara birbirinden ayrılmayan kuzenler.

Okadar çok oynayıp zıpladılar ki, arabaya biner binmez uyudular. Oradan çıkıp, İstanbul Forum'a gittik, yemek yedik. Bizi de rüzgar ve bol oksijen çarptı sanırım. Kendimizi eve zor attık. Çocuklar yolda yine uyudular. Eve girer girmez onlara banyo yaptırdım, çünkü oturursam bir daha kalkamayacak kadar yorulmuşum.
Bu panayır zaman zaman düzenleniyor sanırım. Bir dahakine kaçırmayın derim.

Bu da benim minik perim işte. Burada benim hatta eşimin de fotoğrafı var. Ama yok, sakın ısrar etmeyin yayınlamayacağım :)


9 Mayıs 2010 Pazar

Bir Tek Annem Olsun Bana Birşey Olmaz...



Bir yerde okumuştum bu sözü ve çok beğenmiştim.

Anneler, çocuklarının ellerinden bazen, ama daima kalplerinden tutarlar...

Tüm annelerin, anne olmak isteyenlerin, kendini anne gibi hissedenlerin günü kutlu olsun.

Seni çok seviyorum Anneciğim...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Meyvelerle Dekorasyon

Fotoğraf çekmeyi özlemişim :)
Hele böyle renkli fotoğraflar çekerken doyamıyorum bir türlü.

Bizim evde meyve yemek hep unutulur. Çeşit çeşit meyveler, özenle alınır ama eğer göz önünde değilse, buzdolabının çekmecesinde kalır. Ben de meyveleri göz önünde tutmaya çalışırım. Bunu da zevkli hale getirmek için aşağıdaki gibi yöntemlere başvururum.

Meyveleri yıkayıp hazırlayınca daha çabuk tüketiliyor. Çocuklar da gidip gelip yiyiyorlar.

Meyvelerin renkleri öyle güzel ki, masanın üzerinde çok güzel ve iştah açıcı duruyorlar. Mutfağıma renk kattılar.

Farklı meyvelerle de yapılabilir ama dayanıklı meyveler seçmekte yarar var. Belki az az çıkarmak, sürekli yenilemek en iyisi.

Meyveler bahane, renkler ve fotoğraf çekmek çok iyi geldi. İnsanın hoşlandığı işlerle uğraşması kendini iyi hissettiriyor.
Bu gün hıdırellez. O malum ritüelleri yerine getirmedim, belki alışkanlığımız olmadığından ama sabah balkona çıktığımda 10kuruş buldum :) sanırım onu cüzdanımda saklayacağım... Bütün dileklerinizin, isteklerinizin kabul olmasını dilerim.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...